İnsanlar isimleriyle yaşar derler ya kendisi Allah’ın lütfu anlamına da gelen İnayet isminin ağırlığını da fevkalade taşıyabilen bir karakter. İnayet hanım ömrünü hayır işlerine adayarak gönülleri fethetti.
Antalya'da, 5 yıl önce sosyal medyada oluşturduğu 'Kadının Sesi' adlı platformda 16 bin gönüllü sayısına ulaşarak, ihtiyaç sahibi kadınlara hayırseverlerin desteğiyle yardım eden İnayet Öztürk Yücetaş, yaşlı, engelli, kimsesiz, maddi durumu iyi olmayan kadınlara çare oldu. “Ben bu işten herhangi bir karşılık beklemiyorum, benim her zaman en büyük hayalim buydu” diyen İnayet Öztürk Yücetaş kurduğu facebook grupları ve diğer sosyal medya mecraları ile hâlâ pek çok yardıma ihtiyacı olan kişiye umut olmaya devam ediyor. Gelin bu yardımsever, gönül elçisi insanı yakından tanıyalım
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
4 Şubat 1981'de Kilis'te doğdum. İki erkek çocuk annesiyim. Eşim hakim; bu sebepten ötürü hemen hemen Türkiye'nin her bölgesinde yaşadım. Son görev yerimiz Antalya oldu. Buradaki görev süremiz dolunca eşim avukatlığa geçiş yaptı ve Antalya’ya yerleştik. Yazları 3 ay Belek’te yılın geri kalanını da Antalya'da geçiriyorum. 2006 yılından bu yana Antalya'dayım.
İnsanlara iyilik yapma fikri nasıl oluştu?
Annem ve babamın bana öğretmiş olduğu gibi “hayat paylaşınca güzel” sözünü benimseyerek 15 yıldır yardım işleri ile uğraşıyorum. Ben ressamım ve sergiler açıyorum işi yaparken aynı zamanda yardım kampanyalarına da ağırlık veriyorum. Eskişehir, Ordu, Van gibi yerlerde de kendi çapımda hayır işleriyle uğraşıyordum. Önce Facebook üzerinden kadınlara özel bir platform kurdum. Hayırseverler ve ihtiyaç sahipleri bu sayfada buluşup birbirlerine destek oluyorlardı. Facebook'taki platform şu an aktif durumda. Yardım kampanyalarımızı daha sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için bir dernek kurmaya karar verdik. KADININ’ın SESİ Derneği kuruldu. Dernek binamız Rauf Denktaş caddesi üzerinde, bu süreçte sağ olsunlar birçok hayırseverimiz bize bu yolda çok fazla destek oldu ve olmaya da devam ediyorlar. Doğudan batıya kuzeyden güneye Türkiye'nin her tarafına ulaşmaya çalışıyoruz. Talepler ve imkanlar doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Peki kimlere yardım ediyorsunuz?
Çoğunlukla aileleri, birebir ziyaret ederek yardımlarımızı yapıyoruz. Birçok okulumuza kütüphane kurduk; her yıl 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim gibi özel günlerimizde çocuklarımıza: Türk bayrağı, Atatürk tişörtü gibi ürünler dağıtıyoruz. Yıl boyunca ailelerimize gıda, kıyafet ve medikal ihtiyaçlar konusunda da destek oluyoruz. Her kış köy okullarımıza ve doğudaki okullarımıza gönüllü annelerimiz atkı bere eldiven örüyorlar, hayırseverlerimiz de mont ve bot ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bizlerde bu ihtiyaçların sahiplerine ulaşmasında köprü oluyoruz. Her zaman dediğim gibi “Biz bu yola çıkarken ‘iyilik bulaşıcıdır’ sloganı ile çıktık, gerçekten de öyle oldu. Yaşlı, kimsesiz, engelli, mağdur edilmiş kadınların ve tüm ihtiyaç sahiplerinin ailelerinin birer ferdi gibi yanlarında olmaya hazırız. Sosyal medya hesaplarımız üzerinden bizlere ulaşabilirler. Hayır yapmak isteyenler veya ihtiyaç sahibi olanlar da bize ulaşabilirler. Bir çocuğun, bir annenin yüzündeki tebessüme, gözlerindeki mutluluğa şahit olmak çok büyük bir mutluluk. Bu mutluluğa bizimle birlikte ortak olmak isteyen herkesi bu yolda bizimle yürümeye davet ediyoruz
Bu sonuçta sizin bir hayalinizdi diyebilir miyiz?
Elbette. Çocukluğumdan bu yana yaşlılara ve özel çocuklara ilgim vardı. Her zaman “Onlar için ne yapabilirim” diyordum. Hayalim ihtiyaç sahiplerine yardımcı olabilmekti. Bu hayallerimi gerçekleştirebilmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyorum, misyonu taşıdığım için çok mutluyum.
Peki bu yardımları nasıl yapıyorsunuz?
Gün içerisinde yüzlerce mesaj alıyoruz. Şu an zor bir dönemden geçiyoruz ve tabii haklı olarak herkes destek bekliyor. Gidip, görüp, tespitlerimizi yaptıktan sonra yardımlarımızı yapıyoruz. Bizler sadece birer emanetçiyiz. Hayırseverlerin emanetlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çabalayan birer gönüllüyüz. Hayırseverler, yardımda bulunursa biz de en kısa sürede ihtiyaç sahiplerine bu yardımları ulaştırmaya gayret ediyoruz. Kimsenin bizde gönlü kalmasın. Elimizden geldiğince herkese ulaşmaya, yetişmeye çalışıyoruz. Ama inanın bazen yetersiz kalıyor. Elimizde bulunan listelerimizdeki öncelik sırasına göre: engelli ve çalışamaz durumda olan herkesi ziyaret edip destekte bulunmaya çalışıyoruz. Bize destek veren tüm hayırseverlerimize ve sesimizi duyurmamıza yardımcı olan tüm basın mensubu değerli dostlarımıza çok teşekkür ederiz. İnsanların mutlu olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor. Zaten böyle bir şeyi hiç kimseye zorla yaptıramazsınız! Yardım işi herkesin harcı değildir.2-3 gün benimle takılıp sonra vazgeçenler çok oldu; insanın içinden gelmesi gerekiyor.
Sınır köylerimizden birine giderek yardımlar yaptınız, orada neler yaşadınız, duygularınızı paylaşır mısınız?
Kilis’te Okul Müdürlüğü yapan kardeşim Eğitim-İş Temsilcisi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kilis Şube Başkanı İsmail Öztürk ile iş birliği içerisinde hareket ettik. Güneydoğu’da köylerimize destek vermeye devam ediyoruz. Roketlerin evlere düştüğü eski adı Merdenli olan Kocabeyli köyündeydik. Dedemizin de memurluk yaptığı sınırın sıfır noktasında, roketlerin evlere düştüğü bir köy burası. Suriye’den atılan roket mermileri evlere isabet ettiğinden dolayı insanlar korku içinde yaşamak durumunda kaldı. Kışın bağrında soğukta hayatta kalma mücadelesi veren insanları yerinde gördük. Onların evlatları bizim de evlatlarımız, sahip çıkmak devlet olarak biz vatandaşlar olarak hepimizin görevi, Ata ocağım Kilis’te yaşananlar hepimizi üzdü. Savaşın çirkin yanlarına şahit olduk. Köydeki çocuklarımıza Antalyalı bayanların örmüş olduğu bot, mont, atkı, bere, çorap, kıyafet, eşofman takımları, kitap, kırtasiye malzemeleri hediye ettik. Dedemin görevinden dolayı kaldıkları lojmanı ve babamın ilkokulunu ziyaret ettik. Bu ziyaretimizde babam Ahmet Öztürk, annem Gülşen Öztürk, eşim Av. Asım Yücetaş ve Dernek yönetimimizden Ayfer Yıldız da bize eşlik ettiler. 50 yıl önceki anılarını yâd eden Babam Ahmet Öztürk ile duygusal anlar yaşadık ve çocuklarımızın gözlerindeki o ışıltıya, mutluluğa şahit olduk. Bizleri misafir eden köy muhtarımız Mehmet Çelebi Bey’e, ailesine ve köy halkına çok teşekkür ederiz…
Mahzun ve mahcup gönüllere ulaşmak için iyiliği sırtlayarak gönül coğrafyamızın türlü diyarlarının yolunu tuttuğumuz bu serüvenimizde bizlere yolculuğumuz boyunca eşlik eden bütün destekçilerimize teşekkür ederiz. İyi ki Varsınız! diyorum.
Bu süreçte başka ne gibi yardımlarınız oldu bizimle paylaşır mısınız?
Her yıl düzenli olarak bot mont kampanyası yapıyoruz. Her ramazan erzak dağıtımı ve iftar yemeği yapıyoruz. 250 tekerlekli sandalye 10 tane ev tadilatı…Askere gidemeyen, gelinlik giyemeyen özel kardeşlerimize temsili düğünler ve asker eğlenceleri tertip ettik. Her yıl Kadir Gecesi’nde Muratpaşa Camisi’nde lokma dağıtımı gerçekleştiriyoruz. Köylerimizdeki ve kırsaldaki askerlerimize anne yemekleri yapıp gönderiyoruz. Askerlerimiz ile birlikte iftar yapıyoruz. Ayda bir huzurevi veya bir çocuk esirgeme yurdunda kalan çocuklarımızla geziye götürüp, hiç doğum günü kutlamamış özel kardeşlerimizin doğum günlerini kutluyoruz. Isparta'da bir cezaevine mescit kurduk. Cezaevinde kadın mahkûmlara seminerler verdik. Özel çocuklarımız için yardım geceleri düzenledik. Türkiye genelinde 2 binden fazla kelebek çocuğumuz var. Hayırseverlerimizin sayesinde bu çocukların medikal ihtiyaçlarını ve ilaçlarını karşılıyoruz. Ben demeden önce düzenli olarak onkoloji çocuklarımızı ziyaret ediyorduk. Hediyeler dağıtıyor ve palyaço götürüyorduk. Huzurevindeki büyüklerimiz ile ilkokuldaki çocuklarımızı buluşup, hep beraber fidanlar diktik. Kadınlarımıza ücretsiz seminerler verdik. İnşallah pandemi biterse bizler de bu çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Kadınlara vermek istediğim özel bir mesaj var: ‘Cesur olun. İsterseniz başaramayacağınız iş yok. Kendi işini yapmak isteyen, kendini özgür hissetmek isteyen, kendi ayaklarının üzerinde durmak isteyen bütün kadınlar, iş hayatına dahil olun. Hayalleriniz gerçek olsun. Gayeniz sadece para kazanmak olmasın. Çalışırken bir yandan da meslek sahibi olun. Kadınlar cesur olsunlar, hayallerinin peşlerinden gitsinler, yılmasınlar, çalışsınlar, sabretsinler, kendilerine inansınlar ve ülke ekonomisine katkı sağlasınlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi: “Kadınlarımıza fırsat verilirse çok başarılı olacaklarına inanıyoruz. Kadınların başarısı, kendi güçlerinin ürünüdür. Kadınız güçlüyüz. Kadınların hayata kattığı anlamın bir gün konuşulup unutulacak bir olgu değildir. Muasır medeniyetler seviyesine yükselebilmesinde mutlak öneme sahiptir"
Röportaj: Tahsin Can Önalp
YORUMLAR