35 Yaşında hayatın acı gerçekleriyle erken yaşlarda tanışmış bir isim Arzu Özgenç Gültekin. Onun hikayesi biraz da insanlığa, hayata ve yaşamın ne kadar değerli olduğuna dair. Onkoloji koridorlarında geçen bir hayatın umutsuzluğunda ilerlerken buna ‘DUR’ diyebilmek adına savaş açmış bir isim.. Kurduğu ‘Bir Can’a Can Ol’ facebook grubuyla bugün farkındalık yaratan, sesini duyurmaya çalışan sessiz kalan milyonların dikkatini çekmeye çalışan Arzu Gültekin tek emeli daha fazla kişiye ulaşmak daha fazla dikkat çekmek. Çünkü ne kadar çok kişi o kadar çok kök hücre kemik iliği dönörü ve organ bağışçısı anlamına geliyor.‘Bir Can’a Can Ol, Kök Hücre Kemik İliği Bağışçısı Ol’; Kök hücre kemik iliği donörü ve organ bağışlarını teşvik için kurulan bir facebook oluşumu. Oluşuma dair çıkış noktasını ve amacını Arzu Gültekin şu sözlerle ifade ediyor: “ Şuan ülkenin her yerinden bize ulaşıyorlar ilik ve kan ihtiyacı için, bir kan grubumuza var mesengerden birbirini tanımayan bir sürü insan bir arada senkronize bir şekilde umut olmaya sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, dedim ya ben denizde bir kum tanesiyim ve herkesin el vermesine ihtiyacım var.”
Herşey Ablasının Kızını Kaybetmesiyle Başladı…
Arzu Gültekin’in bu yolda verdiği savaş çok eski yıllara dayanıyor. Onkoloji koridorlarıyla tanışıklığı annesinin hastalığı ile başlamış. Doktorlar 3 ay ömür biçmesine rağmen 17 yıldır annesinin yaşadığını belirten Gültekin aslında umudun hiçbir zaman kaybedilmemesi gerektiğini o gün öğrenmiş. Ama yine de hayat ona bu kadar iyi davranmamış. Bu kez de yine başka bir kan bağı olan ablasının kızı bu illet hastalığın pençesine yakalanmış, o günleri ve acısını şu trajik cümlelerle özetliyor: “Kemoterapinin bir insanı ne hale getirebildiğini gördüm ben, ağzındaki yaralardan dolayı pamukla ağzına su verdiğimiz, mama ile beslediğimiz günleri, neşe ile gülen gözlerinin artık solduğunu çoğu zaman bakmaya bile mecali olmayan günleri gördüm. Bu hastalığın çaresinin olmayışı insanı kahreden tarafı. Öyle ki; kalp olsa ya da böbrek olsa hiç düşünmeden verebilecekken bu illet hastalıkta böyle bir şansınız yok. Keşke öle bir şansım olsaydı ve ben yeğenimi kurtarabilseydim. Acılar içinde bir gün kalp kırmadan melek gibi gitti benim çiçeğim.”
Acı İnsanı olması gereken kişiye çeviriyor...
İşte bu zamansız gidiş sonrası büyük bir çöküntü yaşadığını belirten Arzu Özgenç Gültekin, bu travmayı bir türlü atlatamadığını içindeki ateşin bir türlü sönmek bilmediğini belirtiyor. Sevdiği bir insanı kaybetmenin acısından sonra önce organlarını bağışlayan ardından da kök hücre donörü olan Gültekin, başka Esralar (ablasının kızı) ölmesin diye, başka ciğerler yanmasın diye karanlıkta bir ateş yakmaya karar vermiş. İşte o gün bu gündür sosyal medya üzerinden çalışmalar yürütüyor. Arzu Özgenç bu yönelişini, çalışmalarını ve çağrısını şu sözlerle yaparak sözlerini noktalıyor: “Çoğu kişi kök hücre nakli ne demek bile bilmiyor. Bunun üzerine ben de kendi kendime dedim ki; hayat sana mesaj veriyor tüm sevdiklerini yakalıyor bu illet daha kapsamlı bir şey yapmak lazım. Sosyal medyadan başladık yaymamaya. Bir grup kurdum kime ses verdiysem el uzattı, gitti kan verdi, tuttu arkadaşını götürdü. Bir ses bir umut olduk belki. Mesela çok yakın bir zaman da emir isimli bir çocuğumuz için ilik bulunduğu haberini aldık, belki bizim hareketimiz sayesinde, belki bir başka gönüllü grubun bunun hiçbir önemi yok, ben sadece denize bir adet kum tanesi atmaya çalışıyorum, çalışmaya devam edeceğim ama bunu yalnız başaramam yardımınıza ihtiyacım var insanları bilinçlendirmek için, sadece 3 tüp kan vererek bir cana can olabileceklerini anlatmaya çalışıyorum ve herkesten destek bekliyorum. Acı insanı olması gereken kişiye çeviriyor, Esra’dan sonra ben yüreğimin yangınını birilerine ses olarak söndürmeye, bir çocuğum gözündeki yaşı silerek dindirmeye çalışıyorum, lütfen bize el verin.”Detaylı Bilgi, İletişim ve Destek İçin;
https://www.facebook.com/groups/1850094388385588
Herşey Ablasının Kızını Kaybetmesiyle Başladı…
Arzu Gültekin’in bu yolda verdiği savaş çok eski yıllara dayanıyor. Onkoloji koridorlarıyla tanışıklığı annesinin hastalığı ile başlamış. Doktorlar 3 ay ömür biçmesine rağmen 17 yıldır annesinin yaşadığını belirten Gültekin aslında umudun hiçbir zaman kaybedilmemesi gerektiğini o gün öğrenmiş. Ama yine de hayat ona bu kadar iyi davranmamış. Bu kez de yine başka bir kan bağı olan ablasının kızı bu illet hastalığın pençesine yakalanmış, o günleri ve acısını şu trajik cümlelerle özetliyor: “Kemoterapinin bir insanı ne hale getirebildiğini gördüm ben, ağzındaki yaralardan dolayı pamukla ağzına su verdiğimiz, mama ile beslediğimiz günleri, neşe ile gülen gözlerinin artık solduğunu çoğu zaman bakmaya bile mecali olmayan günleri gördüm. Bu hastalığın çaresinin olmayışı insanı kahreden tarafı. Öyle ki; kalp olsa ya da böbrek olsa hiç düşünmeden verebilecekken bu illet hastalıkta böyle bir şansınız yok. Keşke öle bir şansım olsaydı ve ben yeğenimi kurtarabilseydim. Acılar içinde bir gün kalp kırmadan melek gibi gitti benim çiçeğim.”
Acı İnsanı olması gereken kişiye çeviriyor...
İşte bu zamansız gidiş sonrası büyük bir çöküntü yaşadığını belirten Arzu Özgenç Gültekin, bu travmayı bir türlü atlatamadığını içindeki ateşin bir türlü sönmek bilmediğini belirtiyor. Sevdiği bir insanı kaybetmenin acısından sonra önce organlarını bağışlayan ardından da kök hücre donörü olan Gültekin, başka Esralar (ablasının kızı) ölmesin diye, başka ciğerler yanmasın diye karanlıkta bir ateş yakmaya karar vermiş. İşte o gün bu gündür sosyal medya üzerinden çalışmalar yürütüyor. Arzu Özgenç bu yönelişini, çalışmalarını ve çağrısını şu sözlerle yaparak sözlerini noktalıyor: “Çoğu kişi kök hücre nakli ne demek bile bilmiyor. Bunun üzerine ben de kendi kendime dedim ki; hayat sana mesaj veriyor tüm sevdiklerini yakalıyor bu illet daha kapsamlı bir şey yapmak lazım. Sosyal medyadan başladık yaymamaya. Bir grup kurdum kime ses verdiysem el uzattı, gitti kan verdi, tuttu arkadaşını götürdü. Bir ses bir umut olduk belki. Mesela çok yakın bir zaman da emir isimli bir çocuğumuz için ilik bulunduğu haberini aldık, belki bizim hareketimiz sayesinde, belki bir başka gönüllü grubun bunun hiçbir önemi yok, ben sadece denize bir adet kum tanesi atmaya çalışıyorum, çalışmaya devam edeceğim ama bunu yalnız başaramam yardımınıza ihtiyacım var insanları bilinçlendirmek için, sadece 3 tüp kan vererek bir cana can olabileceklerini anlatmaya çalışıyorum ve herkesten destek bekliyorum. Acı insanı olması gereken kişiye çeviriyor, Esra’dan sonra ben yüreğimin yangınını birilerine ses olarak söndürmeye, bir çocuğum gözündeki yaşı silerek dindirmeye çalışıyorum, lütfen bize el verin.”Detaylı Bilgi, İletişim ve Destek İçin;
https://www.facebook.com/groups/1850094388385588