Dünyada her yıl ortalama 2.5 milyona yakın kişi iş kazalarında ölüyor, 160 milyon kişi de meslek hastalığına yakalanıyor. Türkiye’de ise yılda ortalama 250 bin iş kazası meydana geliyor. Sadece 2016 yılında 1.970 kişi iş kazaları sonucu öldü. 2013’te yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu’na rağmen iş kazalarında bir azalma gözlenmiyor. Peki Neden? ANKAR İş Güvenliği şirketinin ortaklarından A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı ve İş Hukuku Uzmanı Ümit Sedat Bayram’a göre çözüm tam anlamıyla 7’den 70’e bir farkındalık eğitiminin oluşturulmasından geçiyor…Sadece Antalya’nın değil Türkiye’nin kanayan yarası olan ‘İş Güvenliği’ ne dair gerçekleri Ümit Sedat Bayram’a sorduk, o yanıtladı…
Ülke olarak iş güvenliği konusunda ne durumdayız? Onca kanun, uyarı vs. rağmen hala iş kazalarında istenen bir azalma yok sanırız? Lokal bazı noktalarda olumlu gelişmeler olduğu gözlense de genel olarak iç karartıcı haberler alıyoruz. İş kazalarında istenilen düzeye gelebilmek için birkaç nesil ötesini hedeflemek gerekiyor. Kazaların azalmasını bile konuşmamalıyız, bence direkt kaza olmaması için ne yapmalıyız bunları konuşmalıyız. Nihayetinde klişe sözleri duymaktan vatandaş da sıkıldı biz de!Sizce iş kazalarında istenen yerde olmayışımızın sebepleri neler? Benim bu konudaki değişmez kuramım “eğitim”. Yaptığım bütün çalışmaları bunun üzerine odaklamaya çalışıyorum. Eğitim ama nasıl bir eğitim? Tam anlamıyla 7’den 70’e bir farkındalık eğitimi. İşyerinde, evde, okulda, sosyal hayatta nelerin bize zarar vereceğini bilmek olgusu ön planda olmalı. Tehlikeli durum ve tehlikeli hareket ilişkisi, kaza sıklık oranı, ramak kala, kök sebep analizi gibi sektörümüzdeki süslü kelimelerle cevap vermekten sıkıldık artık. Ana hedef “kazanın olmamasını” sağlamak. Bunu sağlamanın tek yolu da küçükten büyüğe “farkındalık”.Antalya ve bölgesi özelinde değerlendirecek olursak en çok karşılaştığınız iş kazaları neler? Antalya’da özelinde iş kazalarını değerlendirmek gerekirse; inşaat sektöründe yüksekten düşerek hayatını kaybetme, mevsimlik işlerde uyulmayan trafik kurallarına bağlı olarak balık istifi şeklinde yapılan insan yüklemesi sonucu meydana gelen kazalar, otellerin havuz hijyeni nedeniyle kullanılan kimyasallarından kaynaklanan zehirlenmeler, elektrikli el aletleri nedeniyle yapılan hassas ve ince işlerde meydana gelen el ve parmak kesikleri en çok karşılaştığımız kazalar arasında geliyor. Aslında çözüm gayet basit; tehlikenin farkında olmak ve koruyucu önlem almak.İş güvenliği konusuna kurumlar, firmaların bakışı nasıl? Maliyet olarak, masraf olarak görülmesi konusunda neler söylemek istersiniz? Son 5 yılı baz alırsak kurumların iş güvenliğine bakışı günden güne değişiyor. Bu konuda ciddi anlamda yol aldığımız şirketlerimiz var. Ancak halen ve ısrarla iş güvenliği hizmetini maliyet unsuru olarak gören bir çok işletme de var. Bunun altında herkese göre farklı yönde yatan bazı nedenler var. Haklı gerekçeleri olan işletmeler de yok değil! Sektörümüz, tehlike sınıfı gereği hizmet alma zorunluluğu olan birçok işyerine –mış gibi hizmet verme zorunda bırakılıyor. Rekabet koşulları ve tutarsız ödeme vadeleri yüzünden olmayacak rakamlara hizmetler veriliyor. Bu da kalitesizliği ve iş güvenliğine yönelik imajı düşürüyor. Sektör olarak birlik olunamayışın ve hatta her işletmenin geçim derdi ön planda olduğu için ortak bir fiyat marjı oluşturulamaması çok büyük bir etken.ANKAR olarak sektörde 2014’ten bu yana sektördesiniz, Neler yapıyor ANKAR? Farkı Nedir Diğer Firmalardan? Hedefimizi global ve ulusal değil lokal tutuyoruz. Bana göre iş sağlığı ve güvenliği hizmeti yerinde verilmeli. Denetim altında tutamayacağımız hiçbir işi kabul etmiyoruz. Türkiye çapında hizmet vermek gerekirse de çözüm ortaklarımızdan destek alıyoruz. Organize sanayiden Antalya limanına, Alanya’dan Kumluca’ya kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz. İnşaat, tarım, ağır sanayi, sağlık, gıda ve eğitim gibi hemen her sektörde bilgi ve deneyim sahibi olduğumuzu gururla söyleyebilirim. İşyerlerinin temel İSG ve iş hukuku yönünden ihtiyaç duyduğu her soruya yanıt vermeye çalışıyoruz. Fuar katılımları, dernek faaliyetleri, STK ve meslek gruplarına yönelik eğitimler, okul öncesi çocuklar için ev okul kazalarından korunma eğitimleri, kişisel gelişim eğitimleri; yangın, elektrik, kapalı alan çalışmaları, hijyen, ilkyardım ve yüksekte çalışma eğitimleri gibi bir çok alanda destek veriyoruz.Müşterilerimizle onların beklentilerini karşılamak ve iyi diyalog kurmak felsefesi üzerine bir yaklaşım gösteriyoruz. Şirketimiz OHSAS18001 ve ISO9001 kalite yönetim ilkeleri üzerine kurulu, bu konuda da kendini geliştirmeye devam ediyor. Ben aynı zamanda iş hukuku uzmanıyım. Bizden hizmet alan tüm şirketlere sınırsız iş hukuku danışmanlığı da sunuyoruz. Kişisel gelişim eğitimleri ve yaşam koçluğunu kendi mesleki tecrübelerimle birleştirerek sürekli geliştirme hedefindeyim. Müşterilerimizden gelebilecek her türlü soru ve sorunlara da çözüm üretme yaklaşımı sergiliyoruz. Biz ANKAR’da sorunları değil çözümleri konuşmak istiyoruz.Kişisel gelişim ve iş güvenliğini beraber de yürüttüğünüz projeler var özellikle okul ve ev kazalarına yönelik bunu biraz detaylandır mısınız?Hayatımızın her alanında evde, okulda, işte; bize zarar verebilecek bin bir türlü tehlike var. Bunlardan korunabilmenin yegane yolu “farkında olmak”. Sadece bizim anlatmamızla olmuyor. En zor eğitim yetişkin eğitimidir, belli bir yaşa gelmiş kişinin kusura bakmayın ama artık şöyle bir silkelenmesi gerekiyor. Bu nedenle çoğu zaman çocuklara anlatır gibi anlatıyoruz. İnsanlara okuma alışkanlığı kazandırmalı, tecrübe paylaşımları yapmalıyız…Bizler hikayeleri seven bir toplumuz. Hikayelerin içinde çoğu zaman kendimizi buluyoruz. Özellikle çocuklara, kazalardan korunma yöntemlerini anlatabilmek için özel okul ve kreşlerle görüşmeler yapıyor, bu konuyla ilgili projelerimi anlatıyor, imkan tanıyanlar olursa da çizgi filmlerle, hikayelerle çocukların yaşadığı olumsuzlukları kendi gözlerinden görmelerini sağlamaya çalışıyorum. Bu da bir nevi farkında olmalarını sağlama içgüdüsü yaratmak. Eğitim verirken zorlandığınız konular oluyor mu? Şahsen eğitim vermekten büyük keyif alıyorum. Eğitim üzerine 15 yıl boyunca sadece deneyim biriktirdik. Aynı kopyalamayı ekip arkadaşlarımıza da uyguluyoruz. Her eğitim mükemmel bir farkındalık, mükemmel bir deneyim katıyor. Eğitim sonunda “sizden Allah razı olsun” denilmesi bizler için en büyük mutluluk. Eğitimlerde bizi en çok zorlayan konu zaman baskısı! Eğitim süresi üretimden çalınan bir süre gibi düşünülebiliyor, daha başlamadan bir an bitirelim yaklaşımı, yine aynı şeyler anlatılacak önyargısı hakim olabiliyor. İşte bu noktada beyaz ya da mavi yaka çalışanlarına farklı eğitim modülleri uyguluyoruz. Bunu ANKAR olarak çok önemsiyorum. Ekonomi
22 Mayıs 2018 - 21:47
Ümit Sedat Bayram: Eğitim, eğitim, eğitim…"
ANKAR İş Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi Genel Müdürü Ümit Sedat Bayram: “Klişe laflarla bir yere varamayız. Ana hedef kazanın olmamasını sağlamak, bunun da çözümü eğitim, eğitim, eğitim…”
Ekonomi
22 Mayıs 2018 - 21:47