Sekiz Mart Kadınlar Günü ya da başka bir deyişle Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Martta kutlanıyor, bu yıl da kutlanacak.
Kim kutlayacak?
Erkekler…
365 günün bir günü kadınlara ait olduğuna göre demek ki diğer 364 gün erkeklerin oluyor. Kendilerine hayırlı olsun.
*
Baştan şunu söyleyeyim.
Yok kadınlar günü, yok hemşireler günü, yok anneler günü gibi günleri kişisel olarak asla kabul etmiyorum. Çünkü lütufmuş gibi, bir gün de sizin olsun da, kutlayın bari diyorlar. (Geri kalan 364 gün ne olacak?)
*
Neyse nasıl kutlayacağız bu günü?
Şubatta 28 günde 47 kadın erkekler tarafından katledilmiş.
Yanlış anlamadınız… 28 günde 47 kadın öldürüldü bu ülkede.
Sakat kalanlar, tecavüze uğrayanlar, komada olanlar bu sayının içinde yok.
Bunu ben uydurmuyorum.
Bunu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Şubat 2018 Veri Raporu açıklıyor.
İnanmazsanız girersiniz sitelerine bakarsınız. Gün be gün, hangi ilde ne kadar kadın öldürülmüş açık açık yazıyorlar.
*
Şimdi 8 Martta çok merak ediyorum. Muhteremler gözümüzün içine baka baka ne diyecekler?
Gerçi nasıl başlayacaklarını biliyorum ama…
Kadınlar baş tacımızdır, Cennet anaların ayaklarının altındadır, lafıyla başlayacaklar ama nasıl bitirecekler onu merak ediyorum işte!
*
Ve maalesef öldürülen bu 47 kadın kardeşimiz, Antalya’da, kadınların en az 7 santimetrelik topuklu ayakkabılarıyla 100 metre koştuğu, 'Yüksek Topuk Koşusu olan RUNATOLİA Uluslararası Antalya Maratonu’ kadar gündem oluşturamadı.
Haa bu arada, toplam 23 kadının katıldığı yarışta, milli koşucu Elif Polat birinci olmuş. Kendisini tebrik ediyorum (!) Ama keşke, yüksek topuklarıyla koşarken, en azından gündem yaratabilmek için, “kadın şiddetine hayır” tişörtleriyle koşsalardı.
*
Eminim, çalıştığım kurum olan Üniversitemizde de 8 Mart Kadınlar Günü kutlanacak, çeşitli demeçler verilecektir. 7/24 çalışan emekçi kadınlarımızın en büyük sorunu, çocuklarını bırakacakları yerlerdir.
Yetkililerimize önerim, Üniversitemizdeki kreşin 7 gün 24 saat çalıştırılması ve bu kreş ücretlerinin cüzi miktarlara indirilmesidir. Lütfen, yok hemen kanun, yönetmelik demeyin.
Bu ülkede istenirse herşeyin çözüleceğini biliyoruz.
*
Biz kadınlar söylemlerden bıktık artık, lütfen eylemlere geçilsin!
Şu ikide bir televizyon ya da sosyal medyaya çıkıp, fetvalarıyla bir türlü bel üstüne çıkamayan, aklı-fikri bel altında olan hasta ruhlu insanlara bir dur denilsin.
Kadınlar onların fantezilerinin gerçekleştireceği nesneler değillerdir.
*
Ve Sevgili Kadınlar….Son söz size.
FriedrichSchiller’in
“Hiçbir şeye cesaret etmeyen,
Hiçbir şeyi umut etmesin” sözünü unutmayalım.
Ayşe ÖZDEMİR