NE DE BEN DOĞURDUM “KALBİMİN PIRPIRI”,
AMA…
Evet, evlat edinme, canına kavuşma, yavruna kavuşmadır. Evlat edinme evlatlık almak değildir, çünkü evlat, alınan bir şey değildir. Yıllarca aranılan, sonunda da bulunandır. Bir annenin “keşke yıllarca bu acıları yaşamasaydım, keşke evladıma daha önce kavuşsaydım” sözleri, evladına kavuşunca sanki omzunda tonlarca bir yük varmış da onu bırakmış hissi uyandırdı bende.
Evet, dünyada binlerce aile, seni ne leylekler getirdi, ne de ben doğurdum sözüne nasıl başlayacaklarını, nasıl bitireceklerini bilmeyerek yıllarca kıvranıp duruyorlar.
Oysa ama’dan önceki kelimelere takılıp kalmasalar da, ama’dan sonraki kelimelerin anlamını, O’nu karnında değil yüreğinde büyüttüklerini, evlat edindikleri canlarına, ciğerlerine anlatsalar, bu canlarına can katan evlatları da, kendileri de rahatlayacaklar.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nin verilerine göre, 28 milyon çocuk savaş mağduru ve bu çocukların 1,5 milyonu ülkemizde yaşadığına göre, bu kutsal insanların yaptıkları, zaten ama’dan sonra hiç kelime kullanmasalar da; sevginin emek, sevginin güven, sevginin paylaşmak, sevginin özveri, yeri geldiğinde başucunda sabahlamak olduğunu anlatmıyor mu?
SON SÖZ;
Bu kutsal insanları hala anlamayanlar varsa, bizim sitemizin sanat yorumcusu Zeytin’e kulak verip, “Ayla” filmine gitsinler ki, anneliğin ve babalığın çocuk doğurmaktan ya da sperm göndermekten daha da farklı meziyetler olduğunu anlasınlar. Canım arkadaşımın, evladı için kullandığı “bu kadar güzel bir armağanı hak etmek için ne yapmış olmalıyım diye soruyorum kendime. O benim kutsal emanetim, o benim hayat bağım, o benim eksik kalan yanımı tamamlayan bir tanem ve yıllardır duymadığım “anne” kelimesinin hazzını bana yaşatan “KALBİMİN PIRPIRI” sözü, ama’dan sonra zaten her şeyi anlatmıyor mu?
Nazım aşağıda ki dizelerde evlat özlemini ne güzel anlatmış!!!
“Ey benim adını,
Ey benim yumuk ellerinin tadını bilmediğim,
Ey benim öpüp; yüzünü, kaşını,
gözlerinin yaşını
Dudaklarımla silemediğim yavrum!
Belki o kadar tatlı ki gözlerin
Rüyasız uykulara benziyor.”
Sizlere selam olsun, yüreklere yürek, canlara can katan kutsal insanlar. Bu yazımı dünyanın en tatlı annesi olan Canım Arkadaşım’a ithaf ediyorum.
Not: Daha önce Salı günü yazacağımı belirttiğim yazımı, ileri bir tarihte Diyanet’ten cevap gelince yazacağım.
Ayşe Özdemir