Ülkemizi olduğu gibi tüm dünyayı etkisi altına alan salgın tüm gücüyle ülkemizi etkisi altına almaya devam ediyor. Ne yapsak olmuyor. 80 milyon nüfuslu Türkiye’de yeni vaka sayıları 55-60 bin bandına ölümler günlük 300’lere dayandı. Hükümetimiz tedbirleri arttırdı yasaklar çoğaldı. Sabrın sonu selamettir derler ama bir türlü selamete eremiyoruz. Asıl tehlikeli rakam ise aktif vaka sayılarında gizli çünkü bu rakam 500 bin üstünde. Peki ne anlama geliyor bu aktif vaka rakamı? Şu anlama geliyor saptanabilen 500 bin kişi hastalığı yayıyor. Daha da vahimi ise 500 binin üzerinde bir rakam olduğu gerçeği. Ancak rakamı devlet değil bizler yani insanlar saklıyor. Hasta olmasına rağmen etrafına söylemeyen veya işini kaybetme korkusu ile hasta olmasına rağmen test yaptırmayan birçok kişi var. Bu da önlemleri çıkmaz bir hale getiriyor ve garip bir döngüye bizi itiyor.
Aşı Olmuyoruz…
Bu hastalığın bitmesinin en temel çözümü aşılanmadan geçiyor. Ama bu konuda da yeterli ilgiyi göstermiyoruz. Devletimiz tüm imkanlarını seferber etse de her türlü teknolojik bilgilendirmeleri ve randevu sistemini yapsa da çoğu insan ( yüzde 20) aşı olmuyor, randevularına gitmiyor. Hal böyle olunca da bu virüs illeti bir türlü bitmiyor.
Sevgili okurlar, bu salgınla aynı depremle yaşamak zorunda olduğumuz gibi yaşamayı öğrenmeliyiz. Bilgi kaçırarak, hastalığı gizleyerek aşı hakkı var iken aşı olmayarak bir yere varamayız. Hükümetimizin bu anlamda ciddi bir bilinç kampanyası yapması gerektiğine inanıyorum. Bir kere aşı kampanyası ile aşının etkileri daha iyi anlatılmalı ve sadece kendileri için değil toplum sağlığı için aşılama sayısı arttırılmalı. Şu ana kadar ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre aşı ile ilgili ciddi yan etki görülmedi. Aşı kampanyası acilen yaygınlaştırılmalı, gerekirse kamu spotları yayınlanmalı.
Çünkü bu rakamlarla bir yere varmamız mümkün değil. Bakın Biden Hükümeti’nin Amerika’daki en büyük başarısı aşılama noktasında oldu. Herkesi aşılıyorlar ve ciddi bir ülke nüfusuna ulaşmış durumdalar. Amerika aşılanmayla bu işin alt edileceğini biliyor, dünya da aynı şeyi yapıyor. Rusya’da vatandaşlarına aşı yapıyor. Ama kimse kaçmıyor, kimse aşı olmaktan çekinmiyor.
Covid belası hepimizi maddi ve manevi olarak yıktı, hırpaladı farkındayız ama bunu bitirmek bizlerin elinde bizler hastalığımızı saklamamalı, çevremize yaymamalıyız aksi halde bunca emek bunca uğraş çöpe gidecek. Sağlık çalışanlarımızın verdiği emek, hükümetin maddi olarak sunduğu imkanlar boşa gidecek. Bir an önce ayağa kalkıp tekrar ekonominin çarklarının çalışması için SALGINLA YAŞAMAYI öğrenmeliyiz.
Ülkemizin en büyük girdi kalemi turizm, burdan gelecek döviz bizi ayakta tutacak. Antalyamız için ise turizmin önemini anlatmaya bile gerek yok. Ama Mayıs ayına geldik hala belirsizlik ve yasaklar var. Zaten kısa olan turizm sezonu tehlikede. Eğer bu sezonu başarılı atlatamazsak kışın bizi daha çok büyük tehlikeler bekliyor. Yani; tam turizm mevsimine girerken durum bu kadar vahim. Özetle bu hastalıktan korkmayı bırakıp mücadele etmeyi öğrenmeliyiz. Hastaysak söylemeliyiz, maskemizi takmalıyız, aşımız varsa olmalıyız…
Yeni ayda sağlıklı günlerde ve haberlerde buluşmak üzere…