Merhaba kıymetli Akdeniz Bülten okurları; Antalya’nın ve bölgesinin nabzını tutan dergimize olan ilgi ve geri dönüşler her geçen gün beni ve tabi ki ekibimi daha da motive ediyor.
Sizlerden aldığımız bu güzel geri dönüşler bizi hem daha güçlü kılıyor hem de yaptığımız işin sorumluluğunu daha da çok hissetmemize neden oluyor. Böylesi esnek ve hatta kaygan bir zeminde etik değerlere bağlı yayın yapmak, ayakta kalmak ve hatta prestijli bir dergi olarak sürdürülebilir olmak gerçekten çok zor. Ama biz inandığımız ilkeler doğrultusunda haber ve röportajlarımızı sizlerle buluşturuyoruz.
Böylesi bir girişi neden yaptığımı belki merak ediyorsunuzdur. Evet, malumunuz gündemimiz seçim yaklaşık son üç aydır gerek bölgemiz gerekse de ülkemizdeki tek konu bu. Herşey ama herşey seçime endekslenmiş durumda. Vaatlerle geçen bir döneme girdik. Her siyasetçi daha güzel bir gelecek için vaatlerini sıralıyor. Ama bir de reel gerçekler var. Son olarak bunu meyve-sebze fiyatlarında yaşadık. Düne kadar sokaktaki, pazardaki domates, biber fiyatları kendi içinde konuşulurken bu konu bile seçim malzemesi yapılıp siyasiler tarafından çözüm yolları üretilmeye başlandı. Baktığımız zaman kazanan vatandaş olacaksa her zaman bunun arkasındayız. Dövizdeki ateşin sönmesinin ardından pazardaki yangının da sönmesi elbette ki halkımızın en büyük isteği olur.
Bugün gelinen noktada vaatler değil her zaman gerçekler kazanmıştır. İnsanlar somut şeylere göre değerlendirmelerini yaparlar ve ona göre oylarını verirler. Elbette her bireyin siyasi bir tercihi, bir rengi vardır ama burada önemli olan özellikle belediye seçimlerinde hizmettir. İşte bu nedenle vatandaşlara sunulan hizmetler karar vermede çok önemli. Yine aynı şekilde verilecek vaatlerin de gerçekçi, akılcı ve yapılabilir olması da çok önemli.
O yüzden kazanan vaatler değil, gerçekler olur hep… Biz gazeteciler olarak bu dönemde pek çok farklı siyasi partinin pek çok farklı karakterdeki siyasetçileriyle daha yakın bir süreçte oluyoruz işimiz gereği. Onların söylemlerini olabildiğince sizlerle buluşturuyoruz. Ama bazen gördüğümüz en büyük sıkıntı bu vaatlerin ‘hayal’ ile karıştırılması oluyor. O yüzden seçimlere çok az bir süre kalmışken siyasetçilere en büyük tavsiyemiz vaatleri seçerken ya da sıralarken ‘gerçekçilik’ kavramını dikkate alsınlar. Çünkü insanlar artık laflara kanmıyor, hizmete oy veriyor. İlla bir proje, illa bir yatırım illa bir kompleks ya da bir tesis vaat etmek de gerekmiyor aslında. Ahlaklı bir yönetim, dürüst bir belediyecilik, herkesin haklarının sonuna kadar korunduğu bir yönetim anlayışı da aslında günümüzde en geçerli vaatler olmalı. Bunu yapan bunu savunun belediye başkanları ya da adayları bence bu seçimde kazanacak. Yani illa proje değil, aday olduğu kenti; dürüst, namuslu, ahlaklı, iyi, başaralı, profesyonel bir anlayışla yöneteceğini, ahbap-çavuş ilişkilerini es geçeceğini, her vatandaşın belediyeye korkmadan girip çıkacağını söylemesi bile ciddi bir kazanım olacaktır. Bunu yapan, bunu savunun belediye başkan adayları yok mu elbette var. İşte biz de bu anlayışı savunan bir ismi İYİ Parti Aksu Belediye Başkan Adayı Durmuş Ali Arslan’ı bu ay dergimizde kapak konusu olarak işledik. “Aksu’da kör döğüşü siyasetine dur” demek için aday olduğunu belirten kamu yönetimi uzmanı, eğitimci olan Durmuş Ali Arslan doğma büyüme Aksulu bir isim. Aksu siyasetinde yıllardır boşluk olduğunu, Aksu’da Aksuluların siyaseten temsil edilemediğini ve hizmet noktasında belediyenin sınıfta kaldığını belirten Durmuş Ali Arslan’la yaklaşan Belediye Başkanlığı seçimleri öncesi çok samimi bir röportaj gerçekleştirdik.
Şimdiden iyi okumalar diler; gelecek ay, yine dopdolu bir dergi ile karşınızda olmak ümidiyle…