Tek gündemimizin corona olduğu şu günlerde hastalığa dair her türlü gelişmeyi an be an takip ediyoruz. Bunların başında da dünya genelindeki vaka ve ölüm sayısı. Dünya genelinde neredeyse 250 ülkeye sıçrayan bu çağın baş belası coranaviris maalesef dünya genelinde 3 milyon vakaya ulaşmış ve bunun sonucunda da 200 Bin kişinin yaşamına son vermiş durumda☹
Gelişmiş Ülkeler Tek Tek Yıkılıyor…
Aslında Çin’in Vuhan Kentinde 2019 yılının son aylarında çıkan bu virüs aslında çok da gündemimizde değildi. Fakat ne zaman Asya’dan Avrupa kıtasına sıçrayıp vakalar ve ölümler başlayınca herşey bir anda değişti. İlk olarak İtalya’yı ele geçiren coronavirüs, İspanya, Fransa ve İngiltere’de ciddi sayıda ölümlere neden oluyor. Avrupa içindeki bu yanan ateşle uğraşırken dünyanın en büyüğü Amerika ve onun başkanı Trump bu virüsü çok da ciddiye almadı ama bunun bedelini de şimdilerde çok ağır ödüyor. Bugün dünyanın en büyüğü olan ABD, 50 bin ölümle başı çekiyor. Pek çok uzmana göre bu sayının 150-200 bin ölüme kadar gideceği öngörülüyor. Olayın bu trajik boyutunun yanında bu ülkeler sosyal, mental ve ekonomik anlamda da ciddi bir çöküş yaşıyorlar. Bugün İspanya, ABD, İtalya, Fransa ve hatta İngiltere ciddi bir sağlık sistemi ve sosyo- ekonomik anlamda sorunlar yaşamaya başladı. Bu ülkelerde kaos, karmaşa, korku ve endişe her geçen gün tırmanıyor. Dünyanın en büyüğü, en güçlüsü olan bu ülkeler bu gün bir virüse yenilmeye başladı! Peki neden? Bizde durum ne? Ve asıl soru biz ne yapmalıyız?
Sevgili okurlar; millet olarak bizi biz yapan en büyük özelliğimiz zor ve güç dönemlerde birlik ve beraberlik ruhumuzun en üst seviyede oluşudur. Çanakkale Destanı, Kurtuluş Savaşı ve son olarak 15 Temmuz Darbe girişiminde milletçe kenetlenmenin gücünü tüm dünyaya gösterdik. Türkiye bugün geçen 40 güne rağmen 2000’ler seviyesindeki ölüm sayıları, sağlık sistemindeki başarılı işleyişi, aldığı sosyo-ekonomik önlemleri sayesinde virüsle mücadele en başarılı ülkeler sıralamasında başı çekiyor.
Bugün belki çok farkında değiliz ama sadece ülkemiz değil tüm dünya olarak önemli bir sınavdan geçiyoruz. Öyle ki; dünya tarihinin dönüm noktalarından birine tanıklık ediyoruz. Yaklaşık iki aydır gerek iş gerekse sosyal hayatlarımızda tüm alışkanlıklarımızı bıraktık ve kendimizi korumaya aldık.
Sürecin tamamlanmasıyla sosyal hayatta ve iş hayatında hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir gerçek… Bugün kabul etmeliyiz ki bir krizdeyiz. Bu öyle bir kiriz ki; ekonomik olarak tüm değerler ve bilinen gerçekler yeniden yazılır hale geliyor. Krizlerde iş yönetmek, sürdürülebilirliği sağlamak; bilgi, vizyon, duygusal zeka ve yetenek gerektirir, zordur da… Ama beraberinde fırsatları da getirir bir yandan… Dünyada, tarih boyunca yaşamlarını en uzun süre sürdürebilen türlerin ortak özelliğinin güçlü olmaları değil, değişen şartlara uyum sağlayabilme yetkinlikleri olduğu bilinmektedir. Kriz, aynı zamanda yüksek fiyatları nedeniyle daha öncesinde elde edilmesi güç varlıkları ve güçlü ekipleri edinmek için de bir fırsatlar sunar. Kriz dönemleri müşteri ilişkilerini geliştirmek için de önemlidir. Zor dönemlerde yanında olduğunuz müşteriler kriz dönemini atlatabilirlerse, uzun dönemli müşteri haline gelirler. O yüzden bu dönemlerde reklam kesenler değil reklamlarını vermeye devam edenler kazanır, bunu da unutmayın