Şu “Yerel Medyaya Destek” konusuna bugün de devam etmek zorundayım..
Çünkü, “halkın gerçek sesi” olarak tarif edilen yerel medyanın, gerçekten desteğe ihtiyacı var..
- Yasal düzenlemeye ihtiyacı var..
- Maddi desteğe ihtiyacı var..
- Okunmaya/ilan verilmeye/bayide satılmaya ihtiyacı var..
Ve bunların hepsi de birbirine bağlı, biri olmazsa diğeri olamayan “yerel medyanın olmazsa olmazları”dır..
Peki, bunlar sadece “devlet desteği” ile kotarılabilir mi?
Hayır..
Kent insanı ve kent işadamları da bu “yerel medyaya destek” konusuna dahil olmalıdır..
Çünkü; güçlü bir yerel medya “bağımsız ve objektif” olur..
Bu da en çok o kentin insanına ve işadamına fayda sağlar..
…
ÇETİN İYİ SÖYLEDİ, AMA…
Geçtiğimiz gün yapılan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ekim ayı Olağan Meclis toplantısında Başkan Davut Çetin, “yerel medyaya destek” konusuna da değindi..
Dedi ki:
“Yerel basın, kent kültürünün, kent kimliğinin vazgeçilmez unsurudur..
Bağımsız gazeteciliği, bağımsız, tarafsız yerel medyacılığı güçlendirecek bir destek sistemi olmalıdır..”
…
Ben Çetin’i bu sözlerinde “samimi” buluyorum, ama “ötesini” bekliyorum..
ATSO’nun (turizmciler dahil) 40 bin civarında üyesi var..
Bunun 27 bin civarı “faal” durumda..
Yani, irili-ufaklı 27 bin tane “patron” fiili olarak şu anda Antalya’da iş yapıyor, Antalya’dan para kazanıyor..
Bunlar birer tane gazeteye abone olsa, ayda birer kere gazete-radyo ve TV’ye ilan/reklam verse mesela..
Çok mu şey kaybederler?
Hayır, aksine çok şey kazanırlar..
En azından ürettikleri ürün ve hizmetin daha çok duyulmasını sağlamış olurlar..
Üretilen bir hizmet ya da ürün “tanıtılmaz” ise, kimse onun önce varlığını, sonra da emsallerinden farkını bilemez..
Öte yandan, dertlerini ve sıkıntılarını da yaygın medya pek dinlemez ve ilgilenmez..
Ama hangi yerel gazete-radyo ya da TV’ye gidip, “benim söyleyeceklerim var, bunu bir haber yapın, beni bir programa çıkartıp konuşturun” dese, hepsi de buyur ederler..
Bunun için, bu kentten para kazananlar da, bu kentin medyasını desteklemelidir..
Böylece, her iki taraf da kazanmış olur..
…
KENTTE ‘YEREL BİLİNÇ’ YOK
Bir de “Antalya’da yaşayanlar” tarafına bakalım..
…
Yerel gazetelerin onlarca köşe yazarı her gün Antalya’nın sorunlarını yazar..
Antalya’nın akla gelebilecek her konusuyla ilgili sorunları dile getirir..
Tespitlerini aktarır..
Bazıları ilgili ve yetkili yöneticileriyle konuşur, bunu Antalyalıya iletir..
Fakat, bütün bu yazılanlar için Antalya halkının yüzde 99’unun kılı kıpırdamaz..
Belki de bizzat yaşadığı bir sorun, o gazetecinin bir yazısıyla çözüme kavuşmuştur..
Ama, arayıp da bir teşekkür bile etmez..
Çünkü, o sorunun çözümüne neden olan yazıyı ya da haberi okumamıştır..
…
İşte vatandaşın “asıl sorunu” bu..
Yani, “yerel gazeteleri okumamak”..
Oysa, şu anda yayınlanmakta olan 13 civarında “yerel” gazeteden sadece birini okusa, en azından çevresinde olup bitenlerden haberdar olacak..
Kentin gelişimini izleyecek..
Çalışan yöneticiyle çalışmayanı ayırt edecek..
Nerede ne yapması gerektiğini öğrenecek..
Herhangi bir sorunla karşılaştığında, o sorunun çözüm makamını ve nereye başvuracağını bilecek..
Belediye çalışmalarından, kültürel etkinliklerden, sosyal ve sağlıkla ilgili gelişmelerden haberi olacak..
Böylece bir “yerel bilinç” oluşacak..
…
Ama maalesef, “Antalya halkının çok büyük bir çoğunluğu yerel gazete okumadığı için” bunlardan mahrum kalıyor..
…
ANTALYA HALKININ AYIBI
Kısacası, yerel gazeteler olağanüstü şartlarda, Antalya’nın “daha iyi yaşanabilir” bir kent olması için çırpınıyor..
Ama, şu anda en çok satan yerel gazetenin “gerçek satış rakamının” söylesem, şaşar kalırsınız..
350-400 bin aile ve neredeyse 2 milyona yaklaşan nüfusu olan Antalya’da yerel gazeteler bu kadar az satıyor ve okunmuyorsa..
Bu, Antalya halkının ayıbıdır..
Yaşadığı kentte olup-bitenlere bu kadar duyarsız olan bir halkın, yöneticilerinden şikayet etmeye, yeterli hizmeti alamamaktan yakınmaya hakları da olamaz..
…
Bilmem anlatabildim mi?