56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne özel buluştuğumuz Alabora; Akdeniz Bülten Haber Dergisi Haber Müdürü Esra Köksal’ın sorularını içtenlikle yanıtlıyor… RÖPORTAJ: ESRA KÖKSALÖncelikle merhaba. Antalya Altın Portakal Film Festivali sinemanın duayenlerini halkla buluşturdu. Bu tür festivalleri nasıl buluyorsunuz?Sinema sanat olarak kitlelerle iletişim kurma aracı olarak çok zengin bir alan. Çok canlı bir sanattır. Tabi bu sene Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin geleneksel olarak özüne dönmüş olması çok iyi bir şey. Bizleri çok sevindiren bir durum. Bu tür festivallerin önemli olduğunu söyleyebilirim. Bu tür festivaller genç sinemacıları teşvik eder. Onların gelişmesini sağlar. Bundan sonra daha iyi olacağını düşünüyorum.Genç sinemacılar dediniz. Geleceğin genç sinemacıları için neler söylemek istersiniz? Başarılı olmaları için neler yapmalılar?Sinema öğrencilerine tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Yazları mutlaka sinema filmlerinde set gerisinde bulunup, set atmosferini koklasınlar. Okulda öğrendikleriyle sinemanın gerçekleri çok farklıdır. Ne iş yaparsa yapsın, sette bulunup sinema filminin nasıl çekildiğini ve setin nasıl işlediğini görmeleri gerekir. Yaz tatillerinde mutlaka film veya dizi ortamını gözlemlesinler. Bu detay çok önemli. Çok okumaları gerekiyor. Roman, hikâye okumalılar. Bunların dışında film izlemeleri gerekiyor. Özellikle şiir okumaları gerekiyor. Sinemada bir kurgudur. O kurguyu daha düzgün yapabilmek içinde kişinin hayal gücünü geliştirmesi gereklidir. Benim tavsiyem çok okumaları çok çalışmaları çok insanla tartışmaları, tartışmak insanı geliştirir. Eski sinemacılar ile sohbet edip onların deneyimlerinden yararlanabilirler.Antalya’ya sık sık geliyor musunuz?Antalya’ya festivallerle birlikte ve festival dışındaki programlarla da gelmeye çalışıyorum. Çok güzel bir şehir. Aynı zamanda sevdiğim bir şehir. Hatta ve hatta Antalya çok sevdiğim bir şehir. Ama yazları çok sıcak oluyor. Biz alışık olmadığımız için dayanamıyoruz. Ama yolumuz düştükçe gelmeye çalışıyorum.50 yılı aşkın bir süredir bu işi yapıyorsunuz. Farklı farklı rollerde yer aldınız. Bu işte usta, duayen olmak nasıl bir duygu?Her rol, yeni bir bir macera bizler için. Yani istersen yüz senedir oyunculuk yap, asla yeni oyunun ustası olamazsın! Bizde bir laf vardır, derler ki, “Bizim mesleğin ilk 20 senesi zordur!” Yani çaylaklıktan kurtulabilmek için o yirmi sene şarttır.Sizin dönemin zorlukları nelerdi?Ben hem tiyatrocuyum, hem sinemacıyım, hem dizi oyuncusuyum. Üçünü de birlikte yapıyorum. Bu sektör bizim zamanımıza göre çok gelişti tabi. Daha da gelişmesi gerekiyor. Ben mesela tahta şaryoyu biliyorum. Tahta şaryo nedir? Sinema öğrencileri bilir. Tekerlek üzerinde duran tahtayı sabunlarlar tekerleklerin kayması için. Şimdi Jimmy Jib’inden bir sürü teknolojik aletler girdi sinemanın içerisine. Bilgisayarla yapılabilecek her şeyi yapabiliyorlar. Hem teknolojik olarak gelişti, hem de oyuncuların daha rahat ortamlarda çalışması için şimdi karavanlar var. Eskiden öyle bir şey yoktu ki. Tuvaletlerde soyunur giyinirdik. Sinema her zaman seven insan için iyi bir şeydir. Daha rahat koşullarda çalışmak daha güzel bir şeydir.Sporu seven, yürümeyi seven biri olduğunuzu biliyoruz. Bu kadar dinç ve fit kalmayı buna mı bağlıyorsunuz? Herhalde biraz beslenmeme dikkat etmem, her gün yürüyor olmam, çok uzun yıllar spor yapmış olmam ve yeni kalmayı önemsemem... Seviyorum yürümeyi. Bazen bir buçuk, bazen iki saat yürüyorum. Ortalama 7 kilometre. Cihangir’den çıkıyorum Balat’a, Sultanahmet’e, Nişantaşı’na, Beşiktaş’a, Ortaköy’e... Bu yürüyüşlerde ahbaplarım oluştu. Bir yerden bir hafta geçmezsem, merak ediyorlar. “Abi neredeydin bir haftadır” diye hesap soruyorlar. Simitçisi, çaycısı, kestanecisi... Böyle güzel şeyler yaşıyorum. Doğanın ve insanların içinde olmak çok güzel.Sporu çok seven biri olarak yemeklerle aranız nasıl?
Kültür-Sanat
21 Kasım 2019 - 12:21
TÜRK SİNEMASI'NIN 50 YILI DEVİREN JÖNÜ: MUSTAFA ALABORA
Türkiye’nin en iyi tiyatrocularından, yakışıklılığı, kibarlığı ve mütevazı yanları ile gönüllerde taht kuruyor. Geleceğin sinemacıları için başarılı olmanın yollarını anlatıyor. Çaylaklıktan kurtulabilmek için tüyolar veriyor. Antalya’yı sevdiğini söylüyor. Yarım asırlık mesleği, yürüyüşleri, yemekleri ve dostları… Hepsini konuşuyoruz duayen sanatçı Mustafa Alabora ile…
Kültür-Sanat
21 Kasım 2019 - 12:21