BEKÇİLER VE YETKİLERİ
ŞEVVAL ATICI

ŞEVVAL ATICI

BEKÇİLER VE YETKİLERİ

28 Mayıs 2021 - 20:22

TV’de kanallar arasında dolaşırken özellikle eski Türk filmlerinde, gece çaldıkları düdükleriyle hafızalarda yer eden karakterlerdir, bekçiler. Merhum Kemal Sunal'ın “Bekçiler Kralı” ve Zeki Alasya'nın “Her Gönülde Bir Aslan Yatar” filmlerindeki rolleri, bir bekçiyi anlatan en önde gelen ve akıllarda kalan filmlerdendir. Bu filmlerdeki Bekçi karakterlerini mahalleli, bizden, aileden birisi olarak tanırız.

Bekçilik dünyada sadece iki devlette kullanılan önleyici kolluk kuvveti idi. Bu iki devletten birisi olan Yunanistan’da 1970'li yıllarda Avrupa Birliği süreci nedeniyle kalkmıştır. Türkiye’de ise 1985 yılından sonra bekçi kadrosu hiç açılmamış ve bu şekilde bekçilik zamanla devre dışı bırakılmıştır.

Ancak, ülkemizde 2016 yılında bekçi alımı tekrar yapılarak bekçilik müessesesi gündeme gelmiştir. Bu alım, 1966 yılında yürürlüğe giren kanuna dayanılarak yapılmıştır. Bekçiler göreve başladıktan sonra, günümüz hayat şartlarının değişmesi ve 1966 yılında uygulanan kanun, çağımız şartlarında belirsiz kalması sebebiyle 2020 yılında tekrar düzenlenmiştir.

2020 yılında yürürlüğe giren “Çarşı Ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nda bekçilere tanınan yetkilerin sınırlarının belirsizliği kamuoyu tarafından tepki görmüştür. Peki tepkiye sebep olan görev ve yetkiler nelerdir?

İlk olarak, bekçilere verilen durdurma ve kimlik sorma yetkisi, polislere tanınan yetkiye göre sınırının daha muğlak ve ucu açık olması gibi muhtemel bir sorun ihtiva etmektedir. Polislerin durdurma ve kimlik sorma yetkisini kullanırken tecrübesi ve edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin varlığı aranırken bekçiler için bu ölçütlere yer verilmemesi eleştiriye sebep olmaktadır. Genel kolluğa yardımcı nitelikte olan çarşı ve mahalle bekçilerine verilen bu yetkinin kapsamının daha dar olması gerekirken, üstüne genel kolluğun bu yetkiyi kullanması için öngörülen şartların dahi aranmaması hatalı olmuştur. Ayrıca kanunda bu uygulamalara yol açan, “makul sebep” kavramının içeriğinin tam olarak belirtilmemesi de zaten halen doktrinde tartışma konusudur. Çünkü özel hayatın gizliliği ve özellikle kişisel verilen korunmasını isteme hakkı (Anayasa md. 20/3), seyahat hürriyeti (Ay md. 23) gibi haklara kamu otoritesi tarafından yönelen bir müdahaledir.

Bekçilere silah kullanma yetkisi, genel kolluğun silah kullanma yetkisiyle paralel olması yerinde değildir. Kolluk yardımcısı bekçilerin görevleri kanunda sınırlı olarak sayılmış olup zor ve silah kullanma yetkisi tanınarak görev ve yetki konusunda uyuşmazlık oluşturmuştur. Genel kolluk yardımcısı bekçilere sadece zor kullanma yetkisi tanınması gerekirken, silah kullanma yetkisinin de verilmesi genel kolluğa yardımcı nitelikte olan bekçilerin yetkilerinin aşırılığı durumunu göstermektedir.

Bir diğer kafaları karıştıran konu bekçilerin üst arama yetkilerinin olup olmaması konusu olmuştur. 1966 tarihli yürürlükten kaldırılmış olan “Çarşı ve mahalle bekçileri Kanunu”nda “Adli kolluk işleri kapsamında delillerin kaybolmamasını sağlamaya yönelik muhafaza tedbirlerini alma ve tehlikeli durumlar hakkında, polise, jandarma ile itfaiye teşkilatlarına haber verme ve bu sırada gerekli önlemleri alma” konusunda yetkili kılındığı, ancak arama ve muhafaza altına alma konusunda yetkilendirilmedikleri görülmektedir. Ancak 2020’de yürürlüğe giren “Çarşı ve mahalle bekçileri Kanunu”nda kaba arama ve yoklama arama yetkisi getirilmiştir. Genel kolluk kuvvetine yardımcı konumda olan bekçilere tanınan bu yetki Anayasanın “Temel hak ve hürriyetlerinin sınırlanması” başlıklı 13. maddesine açıkça aykırı olmaktadır.

Bütün bu yetkilerin genişliği, kanunda ifade edilen maddelerin muğlak oluşunun kötüye kullanma yahut keyfiliğe sebebiyet verebileceği hepimizi endişelendirmektedir. Makul sebep kavramının belirsizliği ve silah kullanabilme gibi önemli yetkilerin verildiği bekçilerin, eğitim sürecinin üç ay gibi kısa bir süre olması, kaygıları iyiden iyiye arttırmaktadır. Bu durumda geniş yetkilerle donatılan bekçilerin niteliği sakınca doğurabilecektir.

Sonuç olarak, yıllar önce adeta kaldırılmış olan, kullanılmayan bir teşkilatı ayaklandırmaktansa alternatif yollar düşünülmelidir. Bu kanaatimizce genel kolluğun mevcut ihtiyacını karşılamak olabilir. Zaten genel kolluk kuvvetlerine verilen her türlü yetki bekçilere de tanınmış durumdadır. Kaldı ki Kolluk yardımcısı konumundaki bir yapılanmadan önce genel kolluğun kemikleşmiş problemlerine çözüm getirilmelidir. “Çarşı ve mahalle bekçileri Kanunu”nun bu halindeki silah kullanma, durdurma ve kimlik sorma, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine müdahale gibi yetkiler endişe vericidir. Kurumsal hafızası oturmamış genel kolluk kadar sıkı bir eğitimden geçirilmeyen yardımcı kolluğa, böylesi yetkiler verilmesi kaygı verici olmaktadır. Şayet bekçilere önleyici yetkiler tanınacaksa dahi bu yetkilerin kapsamı dar tutulmalı ve yetkilerin kullanılabilmesi için daha nitelikli şartlar getirilmelidir.

 

avsevvalatici@gmail.com

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar