Birkaç gün önce Antalya Deniz Mahallesi'nde bir olay yaşandı..
39 yaşındaki evli ve bir çocuk babası Ayhan A., para karşılığı birlikte olduğu travestinin evinde fenalaşarak öldü..
Ve yaşanan bu ölümün ardından mahalle sakinleri isyan etti..
Muhtar Mustafa Öztürk, "Antalya'nın en eski ve en güzel mahallesinden biriyiz, ama aynı zamanda mahallemizde travesti tabir edilen kitle arttı' dedi..
BU BAKIŞ İNSANLIK AYIBIDIR
Lafa dikkat ettiniz mi;
"Travesti tabir edilen kitle..'
"Kişi, insan, biri/birileri' değil, "kitle'..
Ve mahalle halkı, travestilerin mahallelerinden başka yerlere taşınmasını istiyor..
Hangi mahalleye?
Onlar için farketmiyor; "buradan gitsin de nereye giderse gitsin'..
Ama, biliyorlar ki; bu defa aynı tepkiyi o mahalle sakinleri verecek..
Ve bu "kısır döngü' devam edip gidecek..
"Travesti' tabir edilen kitle, oradan oraya savrula savrula yaşamaya çalışacak..
"İnsan' olarak elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, aynı şey sizin başınıza gelse ne yaparsınız?
"Ben travesti değilim' diyeceksiniz, değil mi?
Peki nesiniz?
Ne olduğunuz, ne hissettiğiniz, nasıl bir cinsel yaşam sürdüğünüz meçhul..
Ve kimin nasıl bir "cinsel yaşam' tercih ettiğini de bilemezsiniz..
Antalya'da "gay bar' var, kimler gidiyor görseniz şaşar kalırsınız..
Herkes için söylemiyorum, ama aramızda "önünde saygıyla eğildiğiniz' kişilerin arasında o kadar çok eşcinsel var ki, tahmin bile edemezsiniz..
Ve ister erkek ister kadın, cinsel tercihleri farklı diye onları "kitle' olarak görmek koskoca bir insanlık ayıbıdır..
Travestilerin de kadın-erkek bütün eşcinsellerin de herkes gibi "insan' olduğunu unutmayın..
İnsan olarak da, vatandaş olarak da hiçkimseden farklı değiller..
EN AZINDAN İKİYÜZLÜ DEĞİLLER
Şunu unutmayın..
Hiçkimse isteyerek veya macera olsun diye travesti/lezbiyen, yani "eşcinsel' olmuyor..
Eşcinselliği bir "hastalık' olarak gören de var, ama ben bunu da kabul etmiyorum..
İnsanın 3 temel içgüdüsünden biri olan "cinsellik' yaratıldığından bu yana bütün insanları olumlu ya da olumsuz etkileyen bir olgudur..
Beden olarak dişi ya da erkek olarak doğup, kendini diğer cins gibi hisseden de var, karşı cinsle ilişki kurmaktan hoşlanmayıp kendi cinsinden kişileri tercih eden de..
Bu duygu ve isteklerini açıkça belli eden de var, "toplum höşgörmüyor' diye saklayıp gizli gizli yapan da..
En azından travestiler, bu konuda ikiyüzlü davranmıyor..
Hatta, kendini "delikanlı' görenlerden çok daha fazla delikanlılar..
Sokakta bir kadının/kızın taciz edildiğini çoğu delikanlı(!) sadece izlerken, tacizciye dersini vermekten de hiç çekinmezler..
Travestilere kimse iş vermiyor, toplum baskısı nedeniyle "gel benim işyerimde çalış' demeye cesaret edemiyor..
Tek-tük böyle biri çıksa bile o da sırf onunla birlikte olmak için böyle bir yol izliyor..
Onlar da ne yapsın?
Hırsız değiller, katil değiller, dolandırıcı değiller, kimsenin eşini-kızını-oğlunu taciz etmiyorlar..
Kendilerini "farklı' hissediyor ve bununla yaşamaya çalışıyorlar..
Yaşayabilmek için de yapabilecekleri tek yola başvuruyor ve "para karşılığı'nda ilişkiye giriyorlar..
BU DA BİR TÜR "ARZ-TALEP'
Üstelik, o kadar çok talipleri var ki..
Ve travestilerle birlikte olmak isteyenlerin öylesine ilginç istekleri var ki..
Hürriyet gazetesi travestilerle bir röportaj yapmıştı..
İki kez yayınlanan röportajda travesti Kader şunları söylüyordu:
"Travesti bir arkadaşımın çok yakışıklı manken bir sevgilisi vardı..
Ona o kadar bağlandı ki, her tehlikeyi göze alıp ameliyat oldu..
Fakat ne oldu, manken çocuk arkadaşımı terketti, sırf ameliyat oldu diye..'
Yani, erkeklik organını kestirip, bir "kadın' gibi oldu diye..
Şaşırmayın, daha neleri var..
Kader müşterilerinin yalnız kaldıkları an, önce rujunu silmesini istediklerini söylüyor..
"Adam evde karım da var' diyor..
Senin rujunu silmeni, peruğunu çıkarmanı istiyor..
Niye traş oluyorsun, olma' diyor..
Bacağındaki kıllar uzamış, ellerin çok kalınmış, ayağın kocamanmış, bunlarla ilgilenmiyor, hatta hoşuna gidiyor..
Çünkü adam bir kadınla olmak istemiyor, o bir erkek arıyor..'
Durumu anladınız mı biraz?
Özetle..
Travestiler de "kitle' değil, bir "insan' ve insan olarak hakları var..
Ama, biz bu insan hakları konusunda da "çelişki' yaşıyoruz..
Ülkemizdeki gençlerle yapılan bir araştırma, bunu açık-seçik ortaya koyuyor..
Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 61'i "Türkiye'de insan haklarına saygı gösterilmediğini' düşünüyor..
Ama..
- Yüzde 67.5'i homoseksüelleri
- Yüzde 67.4'ü uyuşturucu bağımlılarını
- Yüzde 65.3'ü çok içki içenleri
- Yüzde 61.7'si AIDS hastalarını
- Yüzde 54.5 sabıkalıları
- Yüzde 49.5'i Yahudileri
- Yüzde 43.8'i Hristiyanları
- Yüzde 35'i de göçmenleri
Komşu olarak görmek istemiyor..
Hem "insan hakları'ndan söz edip, hem de bu kişileri "insan' yerine koymamak müthiş bir çelişki değil mi?
İşte "insan manzaramız' bu maalesef..