Bugün konusu "belediye başkanları ve daha iyi yaşanabilir bir yer' olan bir yazıyla karşınızdayım..
Özellikle yerel yöneticilerimizin insan dışındaki diğer canlılara olan yaklaşımları bir felaket..
Bugün hem belediye başkanlarımızın bazı konulara yaklaşımlarını, hem de insan-hayvan-doğa üçlüsünün eşit olarak ele alınması gerektiğini anlatacağım sizlere..
Bakalım alması gerekenler, "mesajı' alacak mı?
ELEŞTİRİYE GELEMİYORLAR
Diyelim ki, bir belediyenin hizmetleriyle ilgili "eleştirel bir yazı' yazdınız..
Bu yazıda Fen İşleri'ni, Zabıta'yı, Kent Ormanı'nı veya bir başka konuyu ilgilendiren eleştiriler yaptınız..
Eleştiri, önce belediyelerin basın büroları aracılığıyla Belediye başkanlarına ulaştırılıyor..
Ardından ilgili dairenin başkanına..
Eleştirilmeyi pek sevmeyen bir millet olduğumuz için..
Fen İşleri'nin, Zabıta'nın, Kent Ormanı'nın veya bir başka dairenin Başkanı'nı üzülüyor tabii..
Belediyle Başkanı da bunu bildiği için, eleştirilen dairenin sorumlusuyla şöyle bir konuşma yapıyor:
"Sen işine bak, asıl hedef benim..'
Şimdi buradaki "hedef' sözcüğü çok önemli..
Çünkü, siz gazeteci olarak belediyelerin hizmetleriyle ilgili bir eksikliği veya yanlışlığı ortaya koyuyor ve bunun düzeltilmesi gerektiğini belirtiyorsunuz..
Hatta bu arada, "yanlış ya da eksik olan şey nasıl düzeltilebilir' diye bir öneri de getiriyorsunuz..
Sonucunda belediye başkanı bunu "kendisini hedef alınmış, yani ekarte edilmeye çalışılan biri' olarak görüyor..
Bu neyin göstergesidir, bunu biri anlatabilir mi acaba?
"İNSAN ODAKLI' HİZMETLER
Geçelim asıl konuya..
Belediye başkanlarımız genellikle, "sosyal belediyeciliği ön plana alan, insan odaklı çalışmalar' yaptıklarını belirterek sık sık dile getirirler..
Daha ileri gidip, bunu afiş-ilan-bilboardlarda milletin gözünün içine sokmaya da bayılırlar..
Hatta bazıları "önce insan' yazılı afişlerle belediyenin araçlarını da giydiriyorlar..
Burada merak ettiğim şey şu:
Niye "önce insan'?
Niye yapılan bütün çalışmalar ve hizmetler "insan odaklı'?
Hayvanlar ve bitkiler insandan daha mı değersiz?
İnsan-hayvan ya da bitki; birisi olmazsa diğeri olabilir mi?
Hatta, insan olmasa bile doğa kendini var edebilir, hayvanlar da varlığını gayet güzel sürdürebilir..
Öyleyse, öncelik niye "doğa ve hayvan' değil de "insan'?..
Siyasi ya da ekonomik rant sağladığı için mi?
Bu noktada, doğayı ve hayvanları hiçe sayan, (hadi yumuşatalım biraz) ikinci-üçüncü plana atıp, "insan için feda edilebilir canlılar' olarak gören başkanlarımıza şunu söylemek istiyorum;
"Önce insan' demekten, "insan odaklı hizmet' söyleminden vazgeçin..
Bence "önce yaşam' deyip, (insan-hayvan-bitki) bütün "canlı varlıkları' önceliğinize alın..
Birini diğerinden ayırmayın..
Çünkü, bir gün gelecek ve sizler dahil bütün "insan' denen yaratık "paranın yenmeyeceğini' çok iyi anlayacak..
Umarım, o zaman da iş işten geçmemiş olur..
BU VİDEO ÇOK ŞEY ANLATIYOR
Facebook'ta 2 dakikalık bir video izledim..
Doğa ve hayvanın da ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyordu..
Kısaca anlatayım;
"1995'te 14 kurt Yellovstone Parkı'na salındı..
Kurtların neden olacağı değişimden herkes habersizdi..
Kurtların varlığı, geyiklerin kolay lokma olabilecekleri bölgelerde dolaşmamaların sağladı..
Geyiklerin bu bölgelerde olmaması, daha fazla bitkinin yetişmesi anlamına geliyordu..
Toz ve söğüt ağaçları hızla büyümeye, işte o zaman mucize de gerçekleşmeye başladı..
Ağaçlar meyve vermeye, arılar bölgede dolaşmaya başladı..
Artan bitki popilasyonu, bölgeye diğer canlıları da çekti..
Daha önce bölgede nesli tükenen kunduzlar yine buraya gelmeye başladılar..
Kunduz yuvaları da misk fareleri ve kertenkeleleri bölgeye çekti..
Kurtlar çakalları öldürdü..
Ve böylelikle fare ve tavşan popilasyonu arttı..
Yine bu sayede bölgeye kızıl tilkiler, sansarlar, porsuklar ve şahinler de geldi..
Ve işler burada ilginçleşmeye başladı..
Kurtlar burada nehirleri bile değiştirdi..
Avcılar ve avlar dengelendi..
Böylece diğer canlıların yaşamları da kolaylaştı..
Artan ağaçlar sayesinde erozyon önlendi..
Ve nehir setleri sağlamlaştı, kanallar daraldı, göletler oluştu..
Nehirlerin kuruması imkansızlaştı..
Kurtlar sadece Yellowstone'un eko sistemini değiştirmekle kalmadılar, aynı zamanda parkın fiziki coğrafyasını da değiştirdiler..
Bu "insan-doğa ve hayvanın birlikte başardığı' bir mucizedir..
Birini diğerinden ayırsanız, bu mucize gerçekleşebilir miydi sizce?
ASLOLAN "EŞİT' YAKLAŞIMDIR
Diyeceğim o ki..
"İnsan odaklı hizmet' adı altında ne doğayı ne de hayvanları görmezden gelen belediye başkanlarına pek itibar etmeyin bence..
Aslolan, hepsine eşit yaklaşımdır, birlikte olmalarının sağlanmasıdır..
Böyle olursa, sadece içinde bulunduğumuz kentler değil; bütün dünya "daha iyi yaşanabilir bir yer' haline gelir..
Yanlış mıyım?