Seyirciyi en iyi bildiği şeyden yakaladı bu film. Duygusallıktan…
Türk sineması son yıllarda adeta mucizesine koşuyor… Ayla, Şampiyon, Çiçero, Müslüm derken şimdi de beyaz perde 7.Koğuştaki Mucize’nin muhteşemliğiyle yankılanıyor. Film baştan sona hayatın gerçekleri kokuyor… Filmde insan; haksızlığı ve adaletsizliği sorguluyor. Özellikle bu haksızlık ve adaletsizlik masum ve engelli bir insanın üzerinden seyirciye yansıtılmaya çalışıldığında ortaya muhteşem bir yapıt çıkmış. İnsan bu kadar acı ve mücadele karşısında gözyaşlarına hakim olamıyor, kaderin cilvesine isyan ediyor… Ama iyi ve vicdanlı insanlar olduğu sürece mutlaka bir mucize çıkıyor…
7. Koğuştaki Mucize genç bir kızın televizyonda idam yasasının kaldırıldığı haberini dinlemesiyle başlıyor. Filmin başındaki sahnenin ardından, geriye dönülerek geçmişte yaşananlar anlatılıyor.
İçerde’den sonra Çukur ile de kariyerinde zirve yapan Aras Bulut İğnemli’nin can verdiği zihinsel engelli Memo ile kızı Ova’nın kavuşabilme mücadelesini izleyeceğiz bu filmde. Aras Bulut İğnemli bugüne kadar oynadığı rollerin dışına çıkmış ve rolü öyle benimsemiş ki ben izlerken İğnemli’nin performansına hayran kaldığımı söylemeden edemeceğim. Film 1983 yılında geçiyor. 80 darbesi bilindiği üzere henüz daha atlatılamamış, sıkı yönetim devam ediyor. Memo, kızının ölümüne sebep olduğuna inanılan yarbay tarafından hapse giriyor. O yarbayı ise Karadayı dizisinde savcı rolünde izlediğimiz Yurdaer Okur oynuyor. Yine kötü bir rolün hakkını çok iyi vermiş Yurdaer Okur… Cuk diye oturmuş bu rolde diğer rolleri gibi.
Sıkı yönetimin sadece gerçek suçluları değil masum insanları da ölüme götürdüğü yıllar tarihin tozlu raflarından bu filmle tekrar gün yüzüne çıkıyor. O yıllarda yaşanan gerçekler, ölen onlarca insan; insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu tekrar bize hatırlatıyor. Sıradan bir hayatı olan, kızıyla ve babannesinden başka bir yaşamı olmayan Memo; iyilik dolu kalbiyle hapishanedeki suçluları bile zihinsel engeline rağmen o sımsıcak kalbiyle dize getiriyor.
Cezaevi Müdürü Nail’e hayat veren Sarp Akkaya, Karadeniz şivesiyle Koğuş Reis’ine hayat veren İlker Aksum’a, Ağa’yı canlandıran Mesut Akusta gibi ustalara, Hafız’ı, Öğretmeni oynayan Deniz Baysal ve Yüzbaşıyı canlandıran Deniz Celiloğlu gibi rolleri canlandırarak filme değer katan oyuncuları da es geçmemek lazım.
İnsanların kalbini onikiden vuran film gişe rekoruna koşacağa benziyor. Filmi izleyeceklere tavsiyem mutlaka yanlarına bir paket selpak almaları. Çünkü gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız…
Esra hanım yazılarınızı zevkle takip ediyorum...Muhteşem bir kaleminiz var. Yazmaktan vazgeçmeyin....İlk fırsatta bu filme gidicem. Başarılarınızın devamını dilerim.....