Röportaj: Dilek BOZKURT ÖZGENÇ
Alternatif turizmin gelişimine önemli katkılar sağlayan Dinopark, doğayla iç içe yapısı ve temalı içeriğiyle özellikle çocuklu ailelerin gözdesi. Mustafa Erkan ile parkın kuruluş sürecini, turizmdeki yerini ve geleceğe dair planlarını konuştuk.
Girişimcilik yolculuğunuz nasıl başladı? Sizi bu sektöre yönlendiren etkenler nelerdi? Kısaca kendinizden ve Dinopark’la kesişen hikâyenizden bahseder misiniz?
İsmim Mustafa Erkan. 2012 yılında faaliyete giren Dinopark isimli tesisin işletmecisiyim. Tesisimiz, Türkiye’nin ilk açık alan dinozor temalı parkı olma özelliğine sahiptir. 30 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan parkımız, özellikle çocuklu ailelere yönelik hizmet sunmaktadır.
Dinopark nerede yer alıyor ve kimlere hitap ediyor?
Antalya, bilindiği üzere turistik bir bölge. Dolayısıyla ana gelir kaynağını turizm oluşturuyor. Biz de Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Göynük Mahallesi’nde yer alıyoruz. Parkımız, doğası ve konseptiyle özellikle çocuklu ailelerin ilgisini çekiyor. Eğlenceli ve eğitici yönleriyle dikkat çeken bir destinasyon olarak hizmet veriyoruz.
Temalı parklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Dinopark bu alanda nasıl bir yere sahip?
Temalı parklar ülkemizde henüz çok yaygın değil. Ancak Dinopark ile birlikte bu konsept yayılmaya başladı. Türkiye’de temalı parklar alanında öncü olduğumuzu düşünüyoruz. Parkımız, hem fikir hem de uygulama açısından güzel bir örnek teşkil ediyor. Bizden sonra, gerek dinozor temalı gerekse farklı temalarla birçok park, hem kamuda hem de özel teşebbüste yatırım olarak hayata geçirildi.
Turistler genellikle “her şey dahil” sistemle otellere geliyor ve dışarı çıkmıyorlar. Temalı parklar bu noktada nasıl bir rol oynuyor?
Evet, malum olduğu üzere ülkemize gelen turistler genellikle “her şey dahil” sistemle otellerine giriş yapıyor ve tatilleri boyunca otelden çıkmadan vakit geçiriyorlar. Ancak temalı alanlar ve alternatif turizm faaliyetleri, hem kamusal hem de özel sektörün katkısıyla çoğaldıkça, turistlerin otelden çıkma durumu da daha çok gündeme gelmeye başladı. Bu da doğrudan bölge turizmini canlandıran bir etken.
Acentelerle iş birliği bu sürece nasıl katkı sağlıyor?
Bu noktada acentelerle yapılan iş birlikleri büyük önem taşıyor. Biz de doğal olarak birçok acente ile iş birliği halindeyiz. Acenteler aracılığıyla tesisimize turistler yönlendiriliyor. Bunun yanında, bireysel olarak otelden çıkıp bölgeyi gezmek isteyen misafirlerimize de kapılarımızı açıyoruz. Böylece hem grup ziyaretçilerine hem de bireysel turistlere hitap ediyoruz.
Temalı parkların turizmin 12 aya yayılmasındaki rolü nedir?
Alternatif turizm alanlarının yaygınlaşması, turizmin 12 aya yayılması açısından son derece önemli. Özellikle temalı parklar, doğal yapısı gereği bir gezi alanı niteliği taşıyor. Ziyaretçiler burada vakit geçirirken zaman harcıyor, dolayısıyla bölgeyi keşfetme şansına da sahip oluyor. Bu da hem yıl boyu turizmin gelişmesi hem de ülkenin elde edeceği turizm gelirinin artması bakımından değerli.
Peki, en çok hangi ülkelerden ziyaretçi alıyorsunuz? İç turizmde durum nasıl?
Kemer bölgesi özelinde konuşacak olursak, ilk sırada eski Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri yer alıyor. Özellikle Rusya, Ukrayna ve Türk Cumhuriyetlerinden çok sayıda turist geliyor. Bu doğrultuda hizmetlerimizi de o pazarlara yönelik olarak şekillendiriyoruz. Ancak son yıllarda Avrupa ülkeleri ve Balkanlardan gelen ziyaretçilerde de ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bölgedeki turist profili değişmeye başladı diyebiliriz.
İç turizme ilgi nasıl? Temalı parklara bakış açısı nasıl şekilleniyor?
İç turizmde temalı parklara yönelik ilginin hâlâ istenilen düzeyde olduğunu söyleyemeyiz. Ne yazık ki ülkemizde temalı alanları gezmek, bu tür parklarda vakit geçirmek gibi bir kültür henüz tam anlamıyla oluşmadı. Aileler bu alanları gezmeyi çoğunlukla bir zorunluluk olarak görmüyor.
Oysa bu tarz alanlar hem çocukların gelişimi hem de aile içi kaliteli zaman açısından büyük bir fırsat sunuyor. Son 20 yılda ülkemizde AVM kültürü yaygınlaştı ama biz diyoruz ki, çocuklar doğayla ve temayla buluşmalı. Eğlenceli öğrenme ancak bu şekilde sağlanabilir.
İnanıyoruz ki, bizim gibi temalı tesisler arttıkça, toplumda da bu yönde bir farkındalık ve kültür oluşacaktır.
Okullarla da çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Bu iş birliklerinden bahseder misiniz?
Evet, okullarla çeşitli çalışmalarımız var. Özellikle sömestr tatillerinde ve ara tatillerde okullar, gezi planlarına Dinopark’ı dahil ediyorlar. Uzak bölgelerden gelen okullar için ulaşım zaman zaman sorun olabiliyor; maalesef geliş-gidiş konusunda sıkıntılar yaşanabiliyor. Ancak yakın çevredeki okullarla aktif bir şekilde iş birliğimiz var ve bu durum her yıl artarak devam ediyor.
Parkınızı uzun süredir takip eden biri olarak her yıl bir yenilikle karşılaşıyoruz. Bu yıl için yeni projeleriniz var mı? Parkta ne gibi değişiklikler oldu?
Temalı parkların doğası gereği, her yıl yenilik yapmak neredeyse bir zorunluluk. Ziyaretçilerimizin bir kısmı tekrar tekrar gelen aileler oluyor. Onlara her gelişlerinde farklı bir deneyim sunmak bizim için çok önemli.
Bu sebeple, mevcut objelerin yenilenmesi, yeni modellerin parka dahil edilmesi ve aktivitelerde çeşitlilik yaratılması her yıl gerçekleştirdiğimiz bir süreç. Bu yıl da hem su parkı bölümümüzde hem de diğer aktivite alanlarımızda çeşitli yenilikler yaptık. İlgi çekici detaylarla parkı her sezon daha canlı ve dinamik hale getiriyoruz.
Ziyaretçiler parkta en çok hangi alanlara ilgi gösteriyor?
Yaz sezonunun sıcak geçmesi nedeniyle havuz bölümü yoğun ilgi görüyor. Ayrıca dinozor temalı gezi alanımız oldukça ilgi çekiyor. Yetişkinler için özel olarak hazırladığımız “Korku Tüneli” ise parkın en çok merak edilen ve ilgi gören noktalarından biri. Genel olarak parkımız, hem çocuklar hem de yetişkinler için ilgi çekici ve eğlenceli bir deneyim sunuyor.
Korku Tüneli, Türkiye’deki sayılı örneklerden biri. Bu projeyi biraz daha detaylandırabilir misiniz?
Evet, Korku Tüneli gerçekten Türkiye açısından yenilikçi bir projeydi. İlk başladığımızda bu tarz uygulamalar çok yaygın değildi. Şimdi halkımız bu deneyimi “korku odaları” gibi farklı versiyonlarla birçok yerde yaşayabiliyor.
Bizim tünelimiz, 13 odadan oluşan bir yapı. Terk edilmiş tımarhane konseptiyle tasarlandı. İçeride canlı animasyonlar eşliğinde ziyaretçiler, girişten çıkışa kadar her odada farklı bir atmosfer ve heyecan yaşıyorlar. Tamamen temassız ama oldukça etkileyici bir deneyim sunuyor.
Bu yönüyle farklılaştığımızı ve unutulmaz bir deneyim yaşattığımızı söyleyebilirim.
Peki, Dinopark’ın bölgedeki yeri nerede sizce?
Dinopark olarak, temalı park anlayışını bölgeye tanıtan ve bu alanda öncülük eden bir tesisiz. Sadece bir eğlence alanı değil, aynı zamanda eğitici ve keşif odaklı bir destinasyon sunuyoruz. Hem yerli hem yabancı ziyaretçilerimizin ilgisi de bunun en güzel göstergesi.
Mevcut üzerinden devam mı etmeyi planlıyorsunuz, yoksa parkı farklı bölgelerde yaygınlaştırma gibi bir düşünceniz var mı?
Hayır, yaygınlaştırma gibi bir planımız bulunmuyor. Mevcut alanımızda, yani Göynük’te kurulu olan tesisimizde kalmayı düşünüyoruz. Ancak her yıl parkı daha da güzelleştirmek ve içerik anlamında zenginleştirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Yenilik bizim işimizin olmazsa olmazı.
2024 yılına dair elinizde güncel ziyaretçi verileri var mı? Bu yılki hedefleriniz neler?
2024 yılına dair net rakamlarımız oluşmaya başladı. Ancak genel olarak, pandemiden sonra tüm dünyada olduğu gibi bizde de ciddi bir düşüş yaşandı. Pandemi öncesinde yılda 100.000’in üzerinde ziyaretçiye ulaşıyorduk. Pandemiyle birlikte bu rakam 50-60.000’lere, bazen 70.000’lere kadar düştü. Zaten pandemi döneminde sezon neredeyse tamamen kapalıydı.
O süreçten sonra toparlanmaya başladık ama ardından yaşanan deprem felaketi, Rusya-Ukrayna savaşı gibi olaylar da sektörü etkiledi. Turizm hâlâ olması gereken seviyelerde değil. Şu anda daha çok olanı yaşıyor, duruma göre şekilleniyoruz.
Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Tesisimizi sürekli yeniliyor, her yıl yeni projelerle ziyaretçilerimizin karşısına çıkıyoruz. 2025 yılı için de umutluyuz ama temkinliyiz. Hazırız, bekliyoruz.
Son olarak okuyucularımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Genel olarak dünyada ve coğrafyamızda zor bir süreç yaşanıyor. Hem ekonomik açıdan hem de sosyal ve siyasi anlamda büyük dalgalanmalar var. Dileğimiz, barış ve huzurun hâkim olduğu, insana yakışır bir yaşamın yeniden mümkün olduğu bir dünyaya kavuşmak.
Ülkemiz refah içerisinde bir sürece girerse, hem bireyler olarak hem de işletmeler olarak yaşamdan daha fazla keyif alabileceğiz. Umudumuz bu yönde. Herkese sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.