Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu tarafından, 2015 Nobel Kimya ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar’ın onuruna özel olarak düzenlenmiş doktora burs programı ABD’de akademik kariyer yapmak isteyen binlerce türk gencinin hayallerini süslüyordu. Prof. Dr. Aziz Sancar’ın akademik danışmanlığında doktora eğitimi almak isteyen kişilere verilen burs için bu yıl ülkemizden yalnızca bir kişi bu şerefe nail olacaktı. İşte o şanslı kişi Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü bitiren Hümeyra Kaanoğlu’ydu. Aziz Sancar’ın bulunduğu Kuzey Karolina Üniversitesi’nde doktora yapmaya hak kazanan genç Hümeyra, ABD’deki günlerini DNA onarımı ve kanser tedavisi üzerine çalışarak geçirecek. İlerleyen süreçte belki de adını bilim tarihine altın harflerle yazdıracak olan Hümeyra, bu zorlu serüvene çıkmadan önce Akdeniz Bülten Dergisi’ne başarısının sırrını, nereden ilham aldığını ve imkânsızı başarmanın formülünü anlattı. İşte insanlığa hizmet için, hayalleri için yaşayan ve zirveye çıkan bilim insanı Hümeyra ile yaptığımız sohbetin detayları…..Hümeyra Kaanoğlu kimdir? Kendinizden ve çocukluğunuzdan biraz bahseder misiniz?Ben Hümeyra Kaanoğlu. 23 yaşındayım ve Gümüşhane doğumluyum. İki çocuklu bir ailenin küçük çocuğuyum. Çocukluğumun 10 yaşıma kadarki kısmı Gümüşhane’de geçti. Sonrasında Antalya’ya taşındık. Ortaokul sürecimi Antalya’da tamamladım ve ardından lise birinci sınıfı İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde okudum. Ancak devamında burada tam olarak beklediğim ve düşlediğim lise hayatını yaşayamayacağımı düşünerek Antalya Adem Tolunay Anadolu Lisesi’ne geçiş yaptım.Peki bu başarınız çocukluğunuzdan beri aynı şekilde miydi yoksa hiç iniş çıkışlar yaşadığınız oldu mu?Aslına bakarsanız hep başarılı bir öğrenciydim, ilkokuldan beri ve sonrasında ortaokulda da öyle. Öğrenim hayatım boyunca sürekli çalışarak hep o çizgiyi tutturmaya ve korumaya çalıştım başarı anlamında.Aslında biraz önce nasıl bir çocukluk geçirdiğinizi sormuştuk ama bunu biraz daha açacak olursak çocukluğunuzla birlikte eğitim hayatınız nasıl bir süreçti?Biraz inatçı ve takıntılı bir çocuktum. Meraklı bir çocuktum bir de. Biyolojiye çok ilgiliydim çocukluğumdan beri ve bu alanın çalışmak istediğim alan olduğunun da küçük yaştan beri farkındaydım. Ama Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okumak istediğime ve bu bölümü Koç Üniversitesi’nde okumak istediğime karar vermem lise ikinci sınıfta gerçekleşti. Devamında da Moleküler Biyoloji ve Genetik’i Koç Üniversitesi’nde tam burslu kazandım. Yaklaşık 4 ay önce de birincilikle mezun oldum.Eğitim hayatınıza yön veren birkaç olaydan bahseder misiniz ve en büyük hayaliniz neydi?Eğitim hayatıma yön veren ve “İyi ki olmuş!” dediğim iki önemli olay oldu aslında. İlki lise üçüncü sınıfın yazında gerçekleşti. “Koç’ta 24 Saat” isimli bir programa katıldım ve bir gün boyunca Koç Üniversitesi’ni deneyimleme şansım oldu. Bu program boyunca hem Moleküler Biyoloji ve Genetik alanındaki akademisyenlerle tanışma hem de Moleküler Biyoloji ve Genetik derslerini gözlemleme ve araştırma laboratuvarlarını gezme imkanı buldum. O gün de karar verdim zaten Koç Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik okumak istediğime. İkinci olay bu bölümü kazandıktan sonra gerçekleşti. 2015 yılında Prof. Dr. Aziz Sancar Kimya alanında Nobel Ödülü’nü kazandıktan sonra okulumuza bir ziyarette bulundu ve bu ziyaretinde de Kimya alanında Nobel Ödülü’nü kazanmasını sağlayan çalışmalarını anlattığı bir konferans verdi. Bu konferansı canlı olarak izleme şansım oldu ve bu benim için bir dönüm noktası oldu. Prof. Dr. Aziz Sancar’ın DNA tamir mekanizmalarının ve biyolojik saatin moleküler ayrıntılarını keşfetmeye kendini bu kadar adamış olması ve bunu bu derece bir başarıyla yapması bana inanılmaz ilham verdi. O gün biraz da olsa karar vermiştim böyle bir yol çizmeye. Bu, Prof. Dr. Aziz Sancar ile gerçekten çalışmak istediğime ve bunu hayal ettiğime karar verdiğim bir olay oldu.Bu da en büyük hayalinizin oluşmasını sağladı o zaman, değil mi?Cevap: Evet, aynen öyle oldu.Aynı zamanda Psikoloji ile de ilgilendiniz, bu bölümü de okudunuz. Bize biraz da bu süreçten söz eder misiniz?Evet, Psikoloji ile de çift anadal yapıyorum şu anda ve bitirmek üzereyim. Bu süreç de Psikoloji’nin giriş derslerinden birini almamla başladı. Öncesinde de Psikoloji’ye ilgim vardı ancak giriş dersini de aldıktan sonra bu bölümü okumanın benim için çok faydalı olabileceğini fark ettim. Hem kendimi tanıyabilme hem de insanlarla olan ilişkilerimi düzenleyebilme anlamında bu bölümü okumanın çok faydasını gördüm. Araştırma anlamında çalışmayı çok düşündüğüm bir alan olmasa da beni kişisel olarak çok geliştirdiğini hissediyorum. Bence Psikoloji herkesin kendinden az çok bir şey bulabileceği bir alan ve bu yüzden üniversite öğrencilerinin de en azından Psikoloji’nin giriş dersini almasını öneririm, gerçekten ufuk açıcı bir deneyim.Prof. Dr. Aziz Sancar Doktora Bursu’na başvurmaya nasıl karar verdiniz, bu süreçten de bahsedebilir misiniz bize?Bu süreçte bana çok yardımcı olan bir hocam oldu, kendisi Koç Üniversitesi’nde Biyokimya profesörü Halil Kavaklı. Kendisi de Aziz Sancar Hoca’nın eski öğrencisi zaten, hala da iletişim halindeler Aziz Hoca ile. Beni bu bursa başvurmam için yüreklendirdi, her aşamada yanımda oldu ve beni yönlendirdi. Başvuru sürecinde benim ışığım oldu gerçekten Prof. Halil Kavaklı Hocam, buradan da kendisine minnettarlığımı ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum bu yüzden.Bu bursa başvuru sürecinden de bahsedebilir misiniz biraz bize?Bu burs Türkiye Fulbright Komisyonu tarafından Türkiye’de her yıl sadece bir kişiye verilen bir burs, bu yüzden de başvuru süreci oldukça uzun ve meşakkatli. Öncelikle Biyoloji (Hücre Biyolojisi, Mikrobiyoloji, Kanser Biyolojisi, vb.) Biyofizik, Biyokimya, Biyomalzeme, Biyoteknoloji, Biyomedikal Mühendisliği, Kimya, Kimya Mühendisliği Moleküler Biyoloji ve Genetik, Tıp bölümlerini bitirenler başvurabiliyor. Online bir sistem üzerinden başvurunuzu hazırlıyor oluyorsunuz sizden istenen belgeleri birçok belgeyi sunarak. Niyet mektupları ve amacınızı belirten mektuplar en önemli belgeler mesela başvuruların değerlendirilmesi aşamasında. Bu belgeleri hazırlayıp online sisteme yükledikten sonra bir ön elemeden geçiriliyor tüm adayların başvuruları. Eğer ön elemeyi geçmeyi başarırsanız mülakata davet ediliyorsunuz. Mülakatı da geçtiğiniz takdirde ikinci bir değerlendirme yapılıyor ve bu değerlendirme sonrasında da sizinle bir görüşme yapılıyor. Son olarak da sonuç hakkında bilgilendiriliyorsunuz.Başarınızda etken olan faktörler neler peki? Gençlerin de en çok merak ettikleri nokta bu oluyor genelde.Açıkçası, belki biraz klişe olacak ama, kendimi hiçbir zaman çok zeki bir insan olarak tahayyül etmedim ya da öyle değerlendirmedim. Şu ana kadar başarmış olduğum her şeyi çalışarak başardım. Çalışma yöntemi bu noktada bence çok önemli gençler için. Nasıl çalışarak daha iyi öğrendiklerini keşfetmeleri çok elzem ve bu tüm öğrenciler için geçerli bana kalırsa. Mesela ben hep yazarak çalışan bir öğrenci oldum tüm öğrencilik hayatım boyunca. Bu aslında çok uzun saatler süren bir çalışma yöntemidir ancak ben en iyi bu şekilde öğrenebildiğim için hep bu çizgide devam ettim.Peki hiç pes etme noktasına geldiğiniz anlar oldu mu?Evet, oldu. Üniversitenin ilk yılıydı, birinci sınıftaydım henüz. Birinci sınıf Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrencileri için en zor geçen senelerden bir tanesidir çünkü çok ağır dersler hep birinci sınıfta alınır. Bu yüzden ben de birinci sınıftayken gerçekten çok zorlanmıştım, ilk vize ve laboratuvar sınavlarında özellikle. Hatta şöyle bir durum da yaşadım: Bizim üniversitemizde bir “Advisor” sistemi var, yani her öğrenciye atanan kendi bölümünden bir hoca oluyor. Bu hocayla sosyal ya da akademik bir problem yaşadığınızda konuşabiliyorsunuz. Ben de çok zorlandığım için kendi danışman hocamla bu bölümü seçerek hata mı ettiğime, aslında Psikoloji bölümüne geçmem daha mı doğru olacağına dair bir konuşmam olmuştu. Ancak sonrasında şunu fark ettim: Evet, bu gerçekten zor bir bölüm. Bunu zaten kimle konuşuyor olsam, kime tavsiye veriyor olsam hep belirtiyorum. Gerçekten emek isteyen bir bölüm. Ben bu emeği vermeyi göze aldığım için devam ettim ama herkes göze almayabilir tabii. İnsanların hayata dair öncelikleri farklı olabiliyor. Bu noktada ben insanın emek vermeyi göze alabilecek kadar sevdiği bir şeyle uğraşmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum.Bu burs kapsamında Amerika’ya gidiyor ve orada birtakım araştırmalara imza atacaksınız. Yani bir bilim insanı olacaksınız, aslında oldunuz da; bu bursu kazanmış olmanız da bunu gösteriyor. Peki en büyük hayaliniz ve hedefiniz nedir, neyi araştırmak istiyorsunuz?Benim en büyük hedefim ve hayalim aslında Aziz Hoca’nın da çalışmakta olduğu DNA tamir mekanizmalarının ve biyolojik saatin kanser alanında ne tür aydınlanmalar sağlayabileceğini keşfetmek. Aziz Hoca ve ekibi bu konu üzerinde zaten çok iyi araştırmalar yürütüyorlar şu anda; ben sadece kendimce naçizane bir katkıda bulunabileceğimi düşünüyorum. En büyük hayalim de bu bulguların kanser hastalarına umut olabilmesi. Bu biyolojik süreçler düşündüğümüzden çok daha karmaşık yapılara sahip ve onları keşfederek bir şekilde kanser gibi çok ölümcül bir hastalığa çare bulabileceğimize inanıyorum ben.Çok önemli bir bursu kazandınız gerçekten. Peki bunun imkansızlığını düşündünüz mü hiç?Dürüst olmak gerekirse evet, düşündüm tabii. Çünkü sadece bir kişinin kabul edildiği ve çok fazla başvuru alan bir burs bu. Hatta geçenlerde şunu düşündüm: Bu bursa başvururken hiç kazandığım anı hayal etmemişim. Yani kazanırsam ya da kazandığım bana haber verilirse bu nasıl bir an olur diye hiç hayal etmemişim. Bunun sebebi aslında biraz da bu bursun başvuru sürecinin çok uzun ve uğraştırıcı olması. Pandemi sürecinde neredeyse tamamen başvuru ile uğraştım diyebilirim. Bu kadar uğraştırıcı olması dolayısıyla da hiç hayal etmemişim o anı tabii. Bu kısmı yaşamak da benim için çok farklı bir deneyim oldu bu yüzden açıkçası.Peki bu bursa kaç kişi başvuruyor biliyor musunuz?Türkiye Fulbright Komisyonu bu konuya dair kimseyle istatistik veri paylaşmıyor, dolayısıyla bilemiyorum. Ancak fazla başvuru aldığını biliyorum sadece.Ailenizde de biraz bahseder misiniz? Onların da etkisi oldu mu bu başarıya?Tabii ki, ailemen büyük destekçim oldu. Eğitimim için her türlü özveriyi ve fedakarlığı gösteren anneme ve babama da buradan teşekkür etmek istiyorum. Ablam da özellikle bu bursa başvuru sürecinde en büyük destekçim oldu, ona da ayrıca teşekkür ederim. Bununla birlikte her türlü sürecimde; tüm sınav ve tercih süreçlerimde çok saygılı davrandılar. Her zaman istediğim şeyin peşinden koşmama imkan sağladılar hem maddi hem manevi olarak. O yüzden ailem bu başarının arka plandaki mimarıdır diyebilirim.Son olarak gençlere ne tür tavsiyelerde bulunmak istersiniz?Benim gençlere naçizane önerim her zaman hayallerinin peşinden koşmayı bilmeleri ve bunu yapabilecek cesareti gösterebilmeleri olur. Bu gerçekten zor bir süreç, insanın hayallerini kovalaması kolay değil; özellikle de Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında. İnsanların birtakım maddi kaygıları ya da başka soru işaretleri olabiliyor kafalarında. Ancak ben çalışan ve işini hakkıyla yapan kimsenin bu kaygıları yaşayacağını düşünmüyorum. Bu yüzden gençler onları her ne mutlu ediyorsa onun peşinden koşmalılar, güçlü bir kararlılıkla tabii.Ve hiçbir şey de imkansız değil aslında, bunu da göstermiş oldunuzEvet kesinlikle öyle.
Ayın Konuğu
Yayınlanma: 01 Aralık 2020 - 17:07
Güncelleme: 01 Aralık 2020 - 17:17
KANSERE ÇARE OLACAK
Türkiye’nin Gururu Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar Doktora Bursunu kazanan tek kişi olan Hümeyra Kaanoğlu’nun bir hayali var!
Ayın Konuğu
01 Aralık 2020 - 17:07
Güncelleme: 01 Aralık 2020 - 17:17
İlginizi Çekebilir