Bazen bir kare resim, bizlere binlerce umut verir.
Geleceğe dair, daha güvenli bakmamızı sağlar.
Ali Dede ve kedisi Sarıkız’ın, en kötü günlerinde
birbirlerine sarılmaları işte böyle bir kareydi.
*
Olayı bilmeyenler için kısaca hatırlatayım.
83 yaşındaki Ali Dede, ahşap evinde ısınmak için,
sobasını benzinle tutuşturmaya çalışırken yangın çıkıyor,
ve yangında tüm ev yanıyor.
Sarıkızım dediği kedisini kurtarmayı başarıyor.
Kedisi Sarıkızın iyi olduğuna şükreden Ali Dede, O’nu doyasıya seviyor.
*
İşte, yüreklerimizi ısıtan bu kare,sadece ülkemizde ses getirmiyor…
Kendi ismini taşıyan talk-show programı “The Ellen Show” ile
dünya çapında milyonlarca izleyicisi olan ABD'li sunucu Ellen DeGeneres
Ali Dede’nin kedisi ile görüntüsünü Instagram'da paylaşıyor…
Ve… Bu videoyu 8 milyondan fazla kişi izliyor…
*
Teşekkürler Ali Dede…Ömrün uzun olsun…
Biz Türklerin, hayvana ve insana bakış açısını, tam da ihtiyacımız olduğu bir anda
tüm dünyaya gösterdiğin için sonsuz teşekkürler.
Sen, artık hepimizin Ali Dede’ sisin.
*
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın Bey'e ve Bolu Valimize verdikleri direktifle,
Ali Dede’nin ihtiyaçlarını son sürat karşılayıp,
O’na sıcak bir yuva kazandırdıkları için,
bir Türk vatandaşı olarak teşekkürlerimi sunuyorum.
***
YAPAY ZEKA…
Biz çavdar unlu ekmek yesek mi zekamız artar, yok kepekli ekmek mi yesek,
Hayır, balık zekaya daha iyi gelir derken,
Cübbeli yanmaz kefenle, Fesli Anıtkabir’le ilgilenirken,
Bir hanımefendi, askeriyiz mi desek, yoldaşıyız mı desek derken,
Dünya yapay zekayla yatıp kalkıyor.
*
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg ile
Tesla'nın patronu ElonMusk arasındaki yapay zeka tartışması halen konuşulurken,
Ki tartışmanın nedeni;
yapay zekalar ve bunların dünyaya vereceği zararlarla ilgili
farklı düşüncelere sahip olmalarıydı.
Musk, "Yapay zekalar tehlikeli" derken,
Zuckerberg bu ifadeyi "Sorumsuzca" buluyordu.
Geçenlerde, Facebook'tan gelen çarpıcı bir haber
Musk’un ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu.
Çünkü,
Facebook'un geliştirdiği yapay zeka uygulamaları,
İngilizce'yi bırakıp "kendi dillerinde" konuşmaya başlamış.
Bu konuşmaları anlayamayan araştırmacılar,
mecburen programı sonlandırmak zorunda kalmış.
*
Yapay zekayı sadece Siri ve Ceyda olarak düşünmeyin.
Yani izlediğimiz robot filmlerinin gerçekleşmesine az kaldı.
*
Yukarıdaki yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri okuyunca,
ilk kez, iyi ki yumurtanın sarısı mı daha yararlı, unun kahverengisi mi,
zeytinin yeşili mi, yoksa siyahı mı tartışmalarına sevindim.
*
Çünkü biz, anadan doğma kabiliyetli ve yetenekli kişilerle (!) zar zor uğraşırken,
Bu yapay zekalılarla ne yapardık!!!
***
ANNE-BABALAR KOLAY GELSİN
Dünyanın önde gelen tıp dergilerinden Lancet’in yayımladığı
yeni bir araştırmaya göre, ergenlik artık 10 ve 24 yaşları arasında yaşanıyormuş.
*
Ergenliğin, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki döneme denk geldiğini belirten araştırmacılar,
hemen hemen dünyanın her yerinde ergenliğin
artık 20’li yaşların başlarına kadar uzandığını aktarıyor.
Bu yüzden araştırmacılar,
ergenliğin eskiden olduğu gibi 10-19 yaşları arasında değil,
10-24 yaşları arasında yaşandığının
genel bir algı olarak yerleşmesi gerektiğini söylüyor.
*
Ergenliğin geç sona ermesinin toplumsal rollerde de
değişiklikler meydana getirdiğini söyleyen araştırma,
artık, eğitim sürecinin daha geç sona erdiğini
ve evliliklerin daha geç yapıldığını aktarıyor.
*
Bu hafta içinde yayımlanan araştırmada,
toplumsal kuralların ve kanunların da bu duruma göre
düzenlenmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
*
Yani sevgili anne babalar, yeni ergenlik yaşına göre
siz de kendinizi yeniden gözden geçirin.
24 yaşına kadar çocuğunuzun ergenliği,
40 ına kadar çalıştığınız yerdekilerin ergenliği,
40 ından sonra kocanızın ergenliği,
gerçi 40 ından sonrakine ergenlik denmiyor ama…
Kart tekeler (!) alınmasın diye kısa kesiyoruz.
Yani, Allah herkese kolaylıklar versin…
***
SON SÖZ;
Türk eriyiz, silsilemiz kahraman,
Millet için etti mi ordum sefer,
Kükremiş aslan kesilir her nefer,
demiş Mehmet Akif.
*
Ben de derim ki,
Zeytin Dalı harekatında;
Allah ordumuzu muzaffer eylesin,
Askerlerimizin yardımcısı olsun.
Ayşe ÖZDEMİR
Güzel bir yazı.